Cankiri'da Hayat Rehberimiz Kur'an
hayat rehberimiz kur'an
Kur’an-ı Kerim her şeyden önce Allah Teala’nın kelamıdır. Bu yüzden de bir ismi “Kelamullah”tır. Alemlerin Rabbi olan Allah Teala tarafından indirilmiş hak kitaptır. Hz. Peygamber (sav)’in sözü ve kelamı olmadığı gibi, Cebrail (as)’ın sözü ve kelamı da değildir. Hz. Peygamber (sav) kendisine ne vahyedilmişse onu tebliğ etmiştir. Vahiyde ne bir eksiklik noksanlık yapmış ne de O’na kendinden bir şey katmıştır. Ayrıca herhangi bir çelişkinin, tutarsızlığın olmaması da O’nun Allah Teala tarafından gönderilmiş hakk kitap olduğunu ispata kafi gelmektedir. Kur’an-ı Kerim veciz üslubuyla bu hususu şöyle ifade etmektedir: “Kur’an’ı inceleyip düşünmüyorlar mı? Eğer Allah’tan başka birinden gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık ve çelişki bulurlardı!” (Nisa 4/82)
Araplar, dili çok iyi kullanmalarına, şiir ve hitabette ileri seviyede olmalarına rağmen Kur’an-ı Kerim’in icazı karşısında hayretlerini gizleyememiş ve O’nun üstünlüğünü kabul etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Kur’an tüm bunlara rağmen yine de şüphe içinde olanlar bulunursa onun benzeri bir sure veya bir söz getirmeleri yönünde meydan okumuş ancak onun benzerini getirmek mümkün olmamıştır.
Kur’an-ı Kerim, insanları tek olan Allah’a ibadet etmeye yani tevhit esasına davet eder. Onları iyilik ve takvaya yönlendirerek bu dünyada mutlu ve huzurlu bir yaşantının, ahirette de cennete girebilmenin anahtarını onlara sunar. Yani insanın hem bu dünya hayatı hem de ahiret hayatı için vazgeçilmez bir kitaptır. İman edip salih ameller yapan kimseleri cennetle müjdelerken iman etmeyenlerin akıbetlerine dikkat çeker, uyarır onları.
Kur’an-ı Kerim kararan kalplere nur, daralan gönüllere sürur, bunalan ruhlara neşe, manevi hastalıklara çaredir. İçi daralıp da Kur’an okuyan ama içi açılmayan, gönlü ferahlamayan hiç kimse yoktur. Kıraatı, okunması böyleyken yaşanması, hükümleriyle amel edilmesi ayrı bir huzur, ayrı bir ferahlıktır.
Hayat kitabıdır Kur’an. Tevrat’ı bildikleri, anladıkları halde hükümleriyle amel etmeyen İsrailoğulları Kur’an-ı Kerim’de kınanmış ve koca koca kitaplar taşıyan merkeplere benzetilmişlerdir. Merkep nasıl sırtında ciltlerle kitap taşır ancak o kitapların içeriğini bilmezse, kitabı bilip onun içerdiği hükümleri anlayıp onlarla amel etmeyen, hayatına aksettirmeyen kimseler de aynen kitap taşıyan merkeplerin durumuna benzer. Zira bu kimseler kitabın ayetlerine zihinlerinde bir yük olmaktan başka bir fonksiyon vermemişler, hayatlarını kitabın ayetlerine göre değil, kendi arzu ve isteklerine göre tanzim etmişler, Allah’ın ayetlerini görmezden gelmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’in bir ismi de Zikr’dir. Allah Teala kendi kelamı olan zikre iman edilmesi ve ondan yüz çevrilmemesini emredereken; O’nun ayetlerine iman etmeyen, ondan yüz çevirenlerin sıkıntılı bir hayatlarının olacağını, kör olarak haşredileceğini haber vermektedir. Allah’ın ayetlerinden yüz çeviren bu kimse “Ey rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki daha önce gören biriydim.” (Taha 20/125). diyecek, Allah Teala da “İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!, Haktan sapan ve rabbinin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Hiç kuşkusuz âhiretteki ceza daha şiddetli ve daha kalıcıdır.” (Taha 20/126- 127). şeklinde karşılık verecek ve bu kimse cehenneme atılan kimselerden olacaktır.
Nihayet Hz. Peygamber (sav) “Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.” (Tirmizî, Fazâilü’l-Kur’ân 18). buyurarak Kur’an’dan hiç nasibi olmayan kimseleri harabe haline gelmiş bir eve benzetmektedir. Yine “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünneti.” (Muvatta’ , Kader, 3) buyuran Allah Rasulu hayatımızın pusulası olan iki şeye dikkatimizi çekmektedir. Bunlardan biri Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim, diğeri Allah Rasulü (sav)’in sünneti.
Murat ÇELEBİ
Kızılırmak İlçe Vaizi