Kocaeli'de 10.05.2024 Cuma Vaazı

10.05.2024 cuma vaazı

İSLAMIN ENGELLİLERE BAKIŞI

Osman BÜYÜKKILINÇ

Cezaevi Vaizi 

Allah Teâlâ dünya hayatında hepimizi her bireyi imtihan etmektedir. Bu yönüyle varlıkta da darlıkta da olan her birey imtihandadır.  Bu gerçeği şu ayeti kerime ifade eder: ج ل ُ ْ ل َخو ْف َوا ْ َّ ُكْم بِ َش ْيٍء ِ م َن ا َون ُ نَ ْبل ِس ِ َ ولَ ِل َواألنفُ َمَوا ق ٍص ِ م َن األَ ْ وع َونَ صابِ ِري َن ِر ال َّ شِ َمَرا ِت َوبَ َّ }{ ِذي َن َوالث َّ ال و ُ قَال ٌ م ِصيبَة ُّ هم ُ َصابَتْ َ َذا أ ِ َّـا إ ن ِ َّا ِ ِلِل َوإ ِن إ ْ ا ْي ِه َرا ِجعو َن لَ َو إ { ا ٌت ِ م ِ ِهْم َصلَ ْي ـئِ َك َعلَ ولَ ُ أ ـئِ ولَ ُ َوأ ٌ َو َر ْم َمة دو َن ِ ِهْم مْهتَ ُ ُ ل ْ م ا ُ ه رب َكُ ن َّ  “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar (sabredenler) ; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” Bakara, 2/155-157  İmtihanlarımız çeşitli ve farklı olsa da değişmeyen hakikat kuranı kerimin de ifadesi ile hangimizin daha iyi iş yapacağını denemek için tabi tutulduğumuz imtihan gerçeğidir.  Bu imtihanların bir çeşidi de bedenimizde olan çeşitli durumlardır. Günümüzde bu imtihanda olan kardeşlerimiz engelli olarak tarif edilmektedir. Kuranı kerim engeli bedensel olarak değil de manevi bakımdan ele almış ve ayeti kerimede;  “Gözler değil, göğüslerdeki kalpler kör olur” şeklinde Hac suresi 46. Ayeti kerimede ifade etmiştir.  Buradan da anlaşılacağı üzere İslam dini kalbin engellerine vurgu yapmış, bedensel olan engellerde Kuranı kerim de ve hadisi şeriflerde özür kavramı ile ifade edilerek “gözü görmeyene zorlama yoktur, bedensel engelliye zorlama yoktur, hastaya zorlama yoktur” buyrulmuş ve bu sınıf insanlara kolaylık ve müsamaha göstermiştir. Fetih 17  Bu şekildeki örneklerden biri de Peygamberimizin Mekke fethi sırasında yaşlı ve ama olan Hz. Ebubekir’in babasın Ebu Kuhafe’yi peygamberimizle hidayeti vesilesi ile yanına getirdiklerinde Peygamberimizin;  “Bu ihtiyarı evde bıraksaydın da, ben onun yanına gitseydim ya!” buyurarak ona olan saygısını ifade etmesidir. [İbn Hanbel, VI, 350.]  Yine peygamber efendimiz Peygamber Efendimiz (S.a.v) engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka olarak değerlendirerek; “Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin yardımına koşman, koluna girip güçsüze yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar sadakadır.”  buyurmuşlardır.

MUHTEREM KARDEŞLERİM! 

Dinimizde musibeti istemek tavsiye edilmez, ama elimizde olmayan veya başka sebeplerle kader planında başımıza gelen sıkıntı ve musibetlerde şu hadis şerifi şiar edinmeliyiz. ُل ََِّّللا صلى هللا عليه وسلم  سو ُ َر قَا َل » ْ ْمِر ال ُ َخْي َع َجبًا ألَ ه َّ ُكل ُ ْمَره َ ن أ َّ ِ ر ْؤ ِم ِن إ ٌ م ُ َس ُ َصابَتْه َ ْن أ ِ مْؤ ِم ِن إ ُ ْ ِلل َّ ِال َمٍد إ َس َذا َك ألَ ْي لَ َو ِ َوإ ُ ء َش َكَر فَ َكا َن َخْي ًرا لَه ُ را ْن َّ ُ ء َصبَ َر فَ َكا َن َخْي ًرا لَه ُ را َض َّ ُ َصابَتْه َ أ  “Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur. [ Müslim, Zühd, 64]  Bu zaviyeden baktığımızda iman sahibi her durumda kazançlı olacaktır. Toplumda engelli konumda olana kardeşlerimiz de bu zaviyeden bu duruma sabreder ve ecirleri Allah’tan bekler tevekkülle rablerine güvendiklerinde bu ecri kat kat alacaklardır.  Bu yönüyle engelli kardeşlerimiz ve onların aileleri ve bakımızı üstlenen kişiler kazançlı durumda olabileceklerledir.Kur’an’ı kerimde anlatılan Eyüp peygamber bizler için bir örnektir. ْر  ر َواَْن َت اَ َي ال ُّض ُّ سنِ َّ ّ۪ن ي َم اَ ُٓ هُ َّ دى َرب نَا ٰ و َب اِذْ ُّ َواَي را ِمّ۪مي َن َجْبنَا لَهُ فَ َك َش 83َ مُم ال َّ َم ﴾ فَا ْستَ ا نَا فْ ِم ْن ُهْم َمعَ ُهْم َر ْم َمةً لَ ْ َو ِمث تَْينَاهُ اَ ْهلَهُ ٰ ِ ب ّ۪دي َن ِّ۪ه ِم ْن ُضٍ ر َوا عَاب ْ رى ِلل َوِذ ْكٰ ِعْنِدنَا  Eyüb hani Rabbine, başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en merhametlisisin diye niyaz etmişti. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için alınacak bir örnek olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde sıkıntı olarak ne varsa giderdik; ona aile efradını, ayrıca bununla birlikte bir mislini daha verdik. Enbiyâ, 21/83-84  Eyüp peygamberin bu sabır ve teslimiyeti bize örnek teşkil etmektedir.  Peygamber efendimizin de ama bir sahabe olan Abdullah İbn Mektum’u savaş esansında yerine vekil teyin etmesi ona verdiği değeri göstermektedir. Gene aynı sahabi efendimiz kandisiyle ilgilenilmesinde gecikme yaşandığı için abese suresi ile Hz peygamberin uyarılmasında vesile olmuştur. Bu durum bile başlı balına Cenabı hakkın engellilere verdiği değeri göstermesi bakımından önemlidir.  Zaten hadisi şerifinde ifadesi ile; ُل ََِّّللا صلى هللا عليه وسلم  سو ُ َر قَا َل قَا َل » الَ ن ََّّللاَ َّ ِ ُكْم إ صَو ِر ُ لَى ِ ر إ ُظ ُ ْن يَ ْع َ َوأ ُكْم وبِ ُ ل لَى قُ ِ ر إ ُظ ُ ْن ِك ْن يَ َولَ ْمَواِل ُكْم َ َو ْ أ َماِل ُكم  “Allah, sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” [ Müslim, Birr, 34.]  Allah biz insanlar gibi değildir. Mallara makam mevkiye, bedensel üstünlüğe bakmaz. Amellere ve nazar gâhi ilahi olan kalplerimize bakar.  Engelli kardeşlerimize karşı olan bir görevimiz de onları küçük hor ve hakir görme çiğliğinde bulunmamaktır. Zira Kur’an’ı Kerim’de: ُكونُ  سُٓى اَ ْن يَ ٰ ْوٍم َع ْوٌم ِم ْن قَ َمنُوا َال يَ ْس َخ ْر قَ ٰ ّ۪ذي َن ا َّ َها ال ُّ َس ُٓا اَي َسا ٌء ِم ْن نِ ُٓ َال نِ ُٓ َو يَ ُك َّن ًرا ِمْن ُهْم ُٓسى اَ ْن يَ ٰ وا َخْي ا ٍء َع قَا ِب ْ ِا ْالَل ُزوا ب َو َال تَنَابَ َس ُكْم وا اَْنفُ ِمُزُٓ ْ َو َال تَل َخْي ًرا ِمْن ُه َّن ِن َما ُسو ُق بَ ْعَد ا ْالّ۪ ي فُ ْ َس اِال ْس ُم ال ْم ب يَ ِئْ ْن لَ َو َم ُ ئِ َك ُهم ُٓ ٰ ۬ول ْب فَاُ تُ ُمو َن َّظاِل ال  Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakablarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. Hucurât, 49/11 Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın “Harâbât ehline hor bakma şâkir / Defineye mâlik virâneler var” şiirinde ifade ettiği gibi, dış görünüşü itibariyle önemsenmeyen veya engelli pek çok kimse, zengin ve diri bir gönül yapısıyla Allah katında çok değerli olabilir.  Şunu da unutmamak gerekir ki Cenab-ı Hak (c.c.) kullarını, kimsenin fiziki yapısına, rengine, ırkına, cinsiyetine veya engelli olup olmadığına göre değerlendirmemektedir. Peygamberimiz(s.a.v.), bu durumu çağlar ötesinden şöyle dile getirir:  'Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap'a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur' (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/411).  İnsanların üstünlüğü dinimizde ancak takva iledir.  Her insanı ve özellikle engelli kardeşlerimizi bakışlarımızla da incitmememiz gerekir. Biz iman ediyoruz ki Cennetteki sonsuz hayat her yönüyle eksiksiz ve engelsiz bir hayattır. Bu dünya hayatındaki eksiklikler, kusurlar, eşitsizlikler olacaktır. Ama bunlar ahirette fazlasıyla telafi edilecektir. Gerçek manada engelliler yukarıdaki ayette bahsedildiği şekilde Allah’ı tanımayan, Resulüne iman etmeyen, Hak ve hakikat karşısında kör, sağır ve dilsiz olanlardır. MUHTEREM KARDEŞLERİM!

Engelliler tarihin her döneminde olmuşlardır. Bazı dönemlerde de kazalar savaş vb durumlarda bu sayı artmıştır ve toplumun önemli bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Günümüzde özellikle savaş deyince bu durumda olan ölen ve içlerinde sakat kalan insanları hatırlıyoruz. Ülkemizdeki engelli oranı nüfusun yaklaşık yüzde 12 sine tekabül etmektedir. Üzerimize düşen engelli kardeşlerimizin farkında olarak onların hayatlarını kolaylaştıran her türlü faaliyete katlı sağlamak., onlara ayrılmış yerleri işgal etmemek olacaktır. Engelli olabileceğimiz gerçeğini de hatırda tutarak onları anlamaya çalışmalı Allah’ın da verdiği değer gibi onlara değer vermeliyiz. İnsan olmak da Müslüman olmak da bunu gerektirir.

Osman BÜYÜKKILINÇ

Cezaevi Vaizi