Bilecik’de Salih Amel: Iyi Iş, Doğru Davranış

Bilecik'de Salih Amel: Iyi Iş, Doğru Davranış

salih amel: iyi iş, doğru davranış

16 Ekim 2020 - 10:35

SALİH AMEL: İYİ İŞ, DOĞRU DAVRANIŞ

On yedi yaşında İslam’ı seçen ve ilk Müslümanlardan olan Sa’d b. Ebu Vakkâs (r.a), (İbn Sa’d, III,139)  Allah Resulü ile ilgili bir anısını şöyle anlatmaktadır: “Veda Haccı senesi hastalığımın artması üzerine Resûlullah (sav) beni ziyarete gelince ona, “Ya Resûlallah! Gördüğün gibi hastalığım çok arttı. Ben mal sahibiyim. Bir kızımdan başka da vârisim yok. Malımın üçte ikisini sadaka olarak verebilir miyim?” dedim. Resûlullah (sav), “Hayır” buyurdu. “Yarısını sadaka olarak verebilir miyim?” dedim. “Hayır” buyurdu. Sonra Allah Resûlü (sav), “Üçte biri olur. Hatta üçte bir bile çoktur. Vârislerini zengin bırakman, insanlara el açan fakirler olarak bırakmandan daha iyidir. Allah'ın rızasını kazanmak için vereceğin her nafaka, hatta hanımının ağzına koyduğun her lokma, sana sevap kazandırır” buyurdu. "Yâ Resûlallah! Arkadaşlarım seninle Medine’ye gidecekler. Ben geride mi bırakılacağım?" dedim. Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: "Sen geride bırakılmayacaksın, daha salih ameller işleyeceksin ve derecen yükselecek. Umulur ki sen hayatta bırakılacaksın ve bazı topluluklar senden yararlanacak, öteki (düşman) topluluklar da senden zarar görecektir!" ” (Muvatta’, Vasiyyet, 3)

Allah Resulünün bu umut ve temennisi gerçekleşecek, Mekke’de öleceğinden endişelenen Sa’d b. Ebi Vakkâs, Hicrî 55. seneye kadar yaşayacak ve nice salih ameller işleyecekti. Bedir ve Uhud Savaşlarında nasıl aktif rol oynadıysa, büyük bir komutan ve askeri bir deha olarak Kâdisiye’de Sâsânîleri hezimete uğratacak ve Medâin’i fethedecekti. Ele geçirilen Irak topraklarında Müslümanları teşkilatlandıracak ve Kûfe gibi bir ilim ve kültür şehrini kuracaktı. (İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gâbe, I, 452-457) Bunlar onun geride bıraktığı salih amellerinden sadece birkaçıydı.

SALİH AMEL NEDİR?

“Salih amel”, din dilindeki yaygın kullanımı ile öncelikle Allah Teâlâ’ya ibadet ve taatte bulunmak, Allah’ın kullarının yararına faydalı işler yapmak demektir. Helâl ve meşru olan her türlü iş, şayet düzgün, sağlam, dürüst yapılıyorsa bu, salih amel olarak nitelenir. Birçok âyet ve hadiste “amel” ile daha çok ecir/sevap kazanmak için yapılan çeşitli ibadet ve taat dile getirilir; bununla birlikte “salih amel” kavramının kapsamının çok daha geniş olduğu unutulmamalıdır.

Yüce Allah yüze yakın ayette, “iman eden ve salih amel işleyen” buyurarak iman etmekle salih amel işlemeyi yan yana zikretmiştir. (Bakara, 2/25, 62, 82, 277) Ayetlerde geçen “salih amel işleyenler” nitelemesi, başta ibadetler olmak üzere her türlü olumlu ve yararlı davranış ve işleri ifade etmektedir.

İman ile birlikte salih amel, Müslümanın hayat anlayışını, iş ahlâkını ve üretim felsefesini göstermektedir. Buna göre her meslek erbabı işini temiz yapmalı, hizmetin hakkını vermelidir ki, böylece helâlinden kazanmış olsun. Şu hâlde iman ve salih amel, kişiyi ahlâklı ve sorumlu davranışlara yöneltmeli, karşılıklı hak ve hukukun korunmasına sevk etmelidir. Bu durum ortaklar için de alıcı ve satıcı için de genel geçer bir kuraldır. Salih bir müminin işi, çalışması, üretimi de aynı şekilde salih, yani dürüst olmalıdır.

Bundan dolayıdır ki Resûlullah (sav) “Salih bir kişi için, salih mal ne kadar güzeldir!” buyurmakla hem salih kimseyi, hem de onun helâl kazancını övmektedir. (İbn Hanbel, IV, 197) Zira salih olmayan iş, neticesi itibariyle karşı tarafı zarara sokacağından beraberinde kul hakkını getirecek; haksız ve haram kazanç ise o şahsın ibadetlerini dahi olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla işi salih olmayanın, kendisi de asla salih olamayacaktır.

SALİH AMELİN FAYDASI

Salih amel, Müslümanlara sadece âhiret mutluluğu değil, güzelliklerle dolu bir dünya hayatı da sunmanın yoludur: “Erkek veya kadın, kim mümin olarak salih amel/iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını, yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” (Nahl, 16/97) âyeti imanın ve salih amellerin, öncelikle “dünyada hoş bir hayat sağlayacağı” üzerinde durulmaktadır. Bu anlamda Yüce Rabbimiz, “Andolsun, Zikir’den sonra Zebûr"da da, "Yeryüzüne muhakkak benim salih kullarım vâris olacaktır." diye yazmıştık.” (Enbiyâ, 21/105) derken, yeryüzü egemenliğinin salih amel işleyen birey ve toplulukların hakkı olduğunu ilân etmektedir.

Allah, içinizden iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi, onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar, bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar...” (Nûr, 24/55)

SALİH İNSAN

Sadece işler değil, insanlar da “salih” olur. Salih evlât sahibi olmak şükredilecek bir durumdur. “Eğer bize salih bir evlât verirsen andolsun ki biz şükredenlerden oluruz.” (A’râf, 7/189.) Salih babaların evlâtları bazen salih olmayan işler yapabilir. Nitekim babası Nuh’un (as) yalvarmasını kâle almayan, tufanı görmesine rağmen kurtuluş gemisine binmeyen evlâdının bu tavrı, Kur’an’ın diliyle “salih olmayan bir amel” (Hûd, 11/46) diye nitelendirilmiştir. Diğer taraftan iman eden ve salih ameller işleyenler ise “yaratılmışların en hayırlıları” olarak değerlendirilmiştir. (Beyyine, 98/7)

Kur’an-ı Kerîm’de “Allah"a çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben Müslümanlardanım." diyenden daha güzel sözlü kimdir?” buyrulmaktadır. (Fussilet, 41/33)“ Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz! Şahsın görünür rütbe-i aklı, eserinde” deyişi de aynı espriye işaret etmektedir.

Yüce Allah, dünya ve ahirette izzet ve şeref isteyenlere bu makama yükselebilmeleri için iki yol öğretir: “Güzel söz ve salih amel” (Fâtır, 35/10)

İman ve salih amel, aynı zamanda Allah nezdinde insanların değerini gösteren en önemli iki ölçüdür: “Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. İman edip salih amel yapanlar müstesna, onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.” (Sebe’, 34/37) Ayetteki mesajı Allah Resulü de şu şekilde özetler: “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34)

Kur"an"da, “Mallar ve çocuklar dünya hayatının süsüdür. Ama kalıcı salih işler (el-bâkıyâtü"s-sâlihât) ise, Rabbinin katında, hem mükâfat yönünden hem de ümit bağlamak bakımından daha hayırlıdırlar.” (Kehf, 18/46) buyrulmasına bakılırsa, “bâkî/kalıcı” olmasının, salih amelin temel vasfı olduğu söylenebilir. Ancak bu kalıcı iyilikler, kulun ölümünden sonra geride bıraktıkları ile beraberinde götürdüklerini ifade eder. Nitekim bir hadisinde Sevgili Peygamberimiz, kulun, geride bıraktığı faydalı bilginin, kendisine dua eden salih evlâdın ve faydası süregelen sadakalarının, ölümünden sonra dahi sevabından yararlanmaya devam edeceği ameller olduğunu (Müslim, Vasiyyet, 14) haber verir. Bir başka rivayette zikredilen mescit yaptırmak, yolcular için misafirhane inşa etmek ve bir yere su getirmek gibi kalıcı yatırımlar da bu cümledendir. (İbn Mâce, Sünnet, 20) Yine Peygamber Efendimizin haber verdiğine göre, “Üç şey ölüyü (mezara kadar) takip eder; ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi, malı ve ameli onu takip eder. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.” (Müslim, Zühd, 5)

SALİH KULLAR

Salih amel, Müslümanların hem dünyaları hem de ahiretleri için büyük öneme sahiptir. Allah Resûlü, bir bedevînin kendisine insanların en hayırlısının kim olduğunu sorması üzerine, “Ömrü uzun ve ameli güzel olandır.” cevabını vermiştir. (Tirmizî, Zühd, 21) Hiç bitmeyecekmiş gibi süren dünya hayatının ve dünya nimetlerinin ansızın tükenebileceğine dikkat çeken Efendimiz, ashâbını şu sözlerle uyarmıştır: “Yedi şey gelmeden önce (salih) ameller işlemede acele edin! Ne bekliyorsunuz? Her şeyi unutturan yoksulluğu mu, azdırıp saptıran zenginliği mi, sıhhati bozan hastalığı mı, bunaklaştıran ihtiyarlığı mı, ansızın geliveren ölümü mü, beklenenlerin en şerlisi olan Deccâl"i mi? Yoksa kıyameti mi? Ki kıyamet (hepsinden) daha dehşetli ve daha acıdır.” (Tirmizî, Zühd, 3)

Gecenin zifiri karanlıklarına benzeyen fitneler ortaya çıkmadan (salih) ameller yapmakta acele edin! Zira o zaman kişi mümin olarak sabaha çıkacak, kâfir olarak akşamlayacak yahut mümin olarak akşamlayacak, kâfir olarak sabaha çıkacak; dünyevî çıkarlar karşılığında dinini satacaktır.” (Müslim, Îmân, 186)

Kur’an’da Allah’ın rızası gözetilerek yapılmış olan her türlü iyi, güzel ve yararlı iş, “sâlihât” olarak geçmekte, bu işleri yapan kimseler de, “salihler” olarak anılmaktadır. Salih kimseler dünyada nasıl örnek gösterilmişse, ahirette de en kazançlı çıkanların başında olacaklardır. Kur’an’da bu kimseler, peygamberler, dosdoğru olanlar ve şehitlerle beraber Allah’ın nimete eriştirdiği kişiler arasında sayılmışlardır. (Nisâ, 4/69) Allah Resûlü de, onların nail olacağı mükâfatları Yüce Yaratıcının dilinden şöyle ifade etmiştir: “Salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiç kimsenin aklına gelmeyen şeyler hazırladım.” (Müslim, Cennet, 2)

Salih kullar, kendileri için Allah’ın gönüllerde sevgi tohumlarını yeşerttiği güzel insanlardır. “İman edip de salih davranışlarda bulunanlara gelince; onlar için Rahmân, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.” (Meryem, 19/96) Peygamber Efendimiz (sav), “Allah bir kul hakkında hayır isterse, o hayrı işlemeye onu yetkili kılar.” buyurmuşlar, ashâb-ı kirâmın, “Allah bunu nasıl yapar yâ Resûlallah?” sorusuna da, “Ölümden önce o kulu salih amel işlemeye muvaffak kılar.” cevabını vermişlerdir. (Tirmizî, Kader, 8)

ISLAH VE FESAT

Tam anlamıyla fesadın/ifsadın yani bozgunculuğun karşıtı olan salâh/ıslah kelimesinin özünde yapıcı olmak, iyileştirmek, düzeltmek, barış tesis etmek anlamları vardır.

Kur’an’da salih amelin, kötülüklerin ve günahların karşısında bir alternatif olarak sunulduğu görülür. (Fussilet, 41/46) Bu alternatif, kulun hem kendine yaptığı kötülükler, hem de başkalarının kendisine yaptığı kötülükler için geçerlidir. Allah Teâlâ salih ameli tevbenin bir parçası olarak bizlere takdim eder: “...Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tevbe eder, durumunu düzeltirse, Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (En’âm, 6/54)

“Salâh, iyilik, güzellik”, müminin sadece ibadet hayatına değil, onun ahlâkına ve tüm davranışlarına yansımalıdır. O hâlde her mümin Sevgili Nebî"nin (sav) öğrettiği şu duayı sık sık tekrarlamalıdır: “...Allah’ım, beni amellerin en güzeline ve ahlâkın en güzeline kavuştur. Onların en güzeline ancak sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlâktan muhafaza et. Bunlardan ancak sen koruyabilirsin.” (Nesâî, İftitâh, 16)

De ki: "Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra (duyular dışında kalan) gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir." (Tevbe, 9/105)

Şu hâlde, “Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salih amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi O"na ortak koşmasın!” (Kehf, 18/110)

 

KAYNAK: HADİSLERLE İSLAM

 

Hazırlayanlar:

Muammer ARPAGUŞ/Vaiz

Numan KAMACI/Din Hizmetleri Uzmanı

 

 

 

 

 


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Niğde'de 2024 Yılı Hac Hazırlık Kursları Başlıyor.
Niğde'de 2024 Yılı Hac Hazırlık Kursları Başlıyor.
Afyonkarahisar Valiliği Vali Yardımcısı Fatih Topuz Beraberindeki Il Müdürleriyle, Il Müftüsü Lütfü Imamoğlu'nu Ziyaret Etti.
Afyonkarahisar Valiliği Vali Yardımcısı Fatih Topuz Beraberindeki...