Elazig’da “peygamberimiz, Cami Ve Irşat” Konulu Konferans...

Elazig'da “peygamberimiz, Cami Ve Irşat” Konulu Konferans Düzenlendi.

“peygamberimiz, cami ve irşat” konulu konferans düzenlendi.

13 Ekim 2022 - 12:50

Elazığ İl Müftülüğünde Mevlid-i Nebi ve Camiler ve Din görevlileri haftası münasebetiyle Dr. Erkan Aydın tarafından “Peygamberimiz, cami ve irşat” konulu konferans verildi.

Programa Elazığ Vali Yardımcısı Recep Gündüz, Elazığ Belediye Başkan Yardımcısı Nazif Bilginoğlu, İl Müftüsü Selami Aydın,  kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum kuruluş temsilcileri, din görevlileri ve vatandaşlar katıldı.

Konferans da açılış konuşması yapan İl Müftüsü Selami Aydın; Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla. Buyur Allah'ım! Buyur emrine amadeyim, mülk senin, nimet senin, şükür sana, hamd sana Allah'ım. Senin eşin ve benzerin yok ya rabbi, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Allah'ın rahmeti ve mağfireti hepimizin üzerine olsun. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz Medine-i Münevvere de bahçesinde ashabına şöyle seslendiler. Kardeşlerimi çok özledim onların hasreti burnumda tütüyor. Ashab-ı güzün Ya Resulallah bizler sizin kardeşiniz ve buradayız sizler kimleri özledini.z Allah rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz sizler benim ashabımsınız, Canlarımsınız, bu davayı beraber omuzlayan çok yakın arkadaşlarımsınız. Kardeşlerimiz bizden sonra gelecek, bizi görmeden sevip, bize iman edip, sünnetime sımsıkı sarılacak olan kardeşlerimi çok özledim diyor. Rasulullah efendimizin kardeşlerimi çok özledim dediği kişiler işte sizlersiniz. Sizde de Resulullah efendimize hürmeten bugün buraya geldiniz, canı gönülden yürekten Hepinize çok teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun, bizi bir araya toplayan Allah resulüdür, ona olan aşkımız, Sevdamız sevgimizdir. Bugün çok kıymetli misafirimiz uzak yollardan geldiler. O mübarek topraklara hizmet eden Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimizi insanlara anlatan  Dr.. Erkan Aydın’ın inşallah sohbetini dinleyeceğiz. Ben toplantımızın hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum. Programımız geldiğiniz için Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum, Hepinize saygı ve muhabbetlerimi arz ediyorum, Allah'a emanet olun.dedi

Dr. Erkan Aydın  “peygamberimiz, cami ve irşat” konulu konferansında Hz. Peygamberin örnek hayatı ve asr-ı saadetten örnekler verdi.

 Aydın, benim söyleyeceklerimi elbette Elazığ'da bizden daha çok daha iyi söyleyecek çok insan vardır. Ama belki başka bir üslupta başka bir pencere açarız diye bu akşam buradayız.

Rasulullah Aleyhisselam en güzel örnek bütün insanlığa bütün zamanlara bizim yaşadığımız çağda bize onun mesajı umut olabiliyor mu? Bu akşam kısmen biraz bunu sorgulamak ve sizinle müzakere etmek istiyorum yine Hafız Efendi'nin okuduğu ayetlerde Allah'u Teala bize Peygamber Efendimizi tanımlarken şöyle buyurdu; Biz seni insanlara bir şahit müjdeci ve uyarıcı gönderdik. Bu ne demek yani Rasulullah (s.a.v.)in sepeti doluydu dünyaya insanlığa sadece insanlara değil bütün kâinata verecek bir şeyi vardı. Ana temamıza baktığımızda Cami İrşat  tebliğ. Bir insanın başkasına bir şey tebliğ etmesi için anlam  dünyasında bir şey olması gerekir, bir derdi bir davası bir birikimi,  bizim neyimiz var ki başkalarına onu pazarlıyalım. Dükkânında mal olmayan birisi müşteriye ne satabilir? Öyle değil mi? Bizim anlam dünyamızda ne var? Biz bugün dünyaya müjde miyiz? Müslümanlar bugün umut mu? Öyle değil mi? Biz bunu bu vesile ile gözden geçirelim. Resulullah Aleyhisselam'ın üsve-i hasene oluşunu anlamaya çalışalım. Allah dinin son temsilini bir ticaret kentinde ve tacir bir peygamber üzerinden tebliğ etti. 

 Bir gün Rasulullah Aleyhisselam Hz. Ayşe’ye  anlatıyor diyor ki bak benim atalarım sel suları ile Kabe yıkıldığı zaman Kabe'yi yeniden yapmak istediler. O gün Mekke'nin lideri topladı Mekkelileri, onlara dedi ki; Bakın burası yıkıldı burası ibadethane Araplar ticarete gelmez zarar ederiz, burayı yeniden yapalım yapmak için de kimin ne vereceği varsa getirsin. Yalnız burası herhangi bir yapı değil burası Beytullah Onun için buraya getireceğiniz paranın belli vasıfları olması lazım. Riba parası getirmeyin, faiz kazancınızı getirmeyin, zina parası getirmeyin, fuhuştan  elde edilen geliri getirmeyin, gasp  parası getirmeyin, bunların dışında helal paranızı getirin Kâbe’yi yapalım. Koskoca Ticaret Merkezi Mekke'nin helal parasını topladılar Kabe'yi yapmaya yetmedi. Rasulullah Aleyhisselam diyor ki; bak ben böyle bir toplumu değiştirdim ve dönüştürdüm. Helal Kazancı Kabe'yi yeniden yapmaya yetmeyen bir toplumdan İşte şu sahabe neslini çıkardım, benim tebliğ ettiğim din böyle bir dindir. Düşünün ki bir cami yapacaksınız helal para toplanıyor caminin minaresini yapmaya yetmiyor. Cahiliye böyle bir toplumdu, İslam geldi o toplumu değiştirdi ve dönüştürdü bizim dinimiz böyle bir din. Şimdi cami, İrşat, tebliğ, deyince doğal olarak üslup de devreye giriyor. Nahl suresin de cenabı Allah şöyle buyuruyor “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et; onlarla en güzel yöntemle tartış. Kuşkusuz senin rabbin, yolundan sapanların kim olduğunu en iyi bilendir; O, doğru yolda bulunanları da çok iyi bilir.”

 

Doğru söz doğru zamanda doğru yerde söylenirse hikmet ortaya çıkar derler. Resulullah Aleyhisselam'ın bildiğiniz gibi diğer peygamberlerden farklı bir özelliği var, az kelimelerle çok şey ifade etmesi. Aslında Hikmetten bir anlamda şunu da anlayabiliriz. İnsanların akıllarına ve gönüllerine hitap eden kelimeler insanın anlam dünyasınıda inşa eder, inşa edilen anlam dünyasının ürettiği yeni kelimeler de bu sefer insanın ağzından dökülür ve insan da onunla duygularını ifade eder.

 Dolayısıyla İslam’ın medeniyet iddiası vardır. İslam şunu söylüyor Ben bu dünyanın bu çağın bu şehrin sorunlarını çözmeye adayım ve çözerim ve mutluluk getiririm. Şimdi konu şu biz bu dinin tebliğcileri olarak bu topluma bir çözüm önerisi sunabiliyor muyuz? Bakın şimdi camiler haftası mevlid-i Nebi vesaire ama İstanbul'da 2 hafta önce cinnet geçiren bir delikanlı annesinin boğazını kesti ve camdan attı. Televizyonda gördünüz değil mi? Bu konuyu kim dert edinecek? Sıradan bir vaka mı? Bir şey bir defa oluyorsa sıradan bir şeydir ve insanın suçudur ama tekrarlanan bir şeyse sistemsel bir suçtur ve hepimiz bundan sorumluyuz. Resulullah Aleyhisselam'ın yaşadığı bir toplumda bu ve benzeri olaylar olduğunda Sizce Rasulullah Aleyhisselam uyurmuydu? Bunu dert edinirdi, müzakere sini yapardı, konuşurdu, çözüm önerileri getirirdi öyle değil mi?  Birkaç tane örnek verip sözü tamamlayayım uzatmadan mesela Rasulullah (s.a.v.) hayatında meydana gelen sorunlara nasıl müdahale eder, nasıl çözer, nasıl bir usul kullanırdı. Uhud Savaşını biliyorsunuz Rasulullah Aleyhisselam tembihledi değil mi Okçular tepesinden ayrılmayın. Tam Savaş kazanılmak üzereyken ganimet Sevdası ile bazıları oradan aşağı indiler ve görev yerini terk ettiler, görevini yapmadılar, görevi ihmal ettiler, görevi kötüye kullandılar ne derseniz deyin vazifeyi yapmadılar sonra savaş Müslümanların aleyhine döndü. Hz Hamza başta olmak üzere 70 şehit verdi ki savaş sonrasında bu büyük bir felaket büyük bir ihmalkarlık büyük bir sıkıntı Rasulullah Aleyhisselam onlara nasıl müdahale etti nasıl muamele etti yine Ali İmran suresinden bakıyoruz “Allah'tan bir rahmet ile sen onlara müşfik davrandın.” “eğer katı kalpli olsaydın insanları tek tek suçlamaya kalksaydın suçlu arasaydın hepsi dağılır giderdi Medine'de yapayalnız kalırdın” İşte bu bir yöneticide olması gereken üslup  ve tarza yönelik bir örnek. 

Rasulullah Aleyhisselam 18 yaşında Bir genci Bizans'ın üzerine gönderdiği orduya komutan tayin etti ve kendisi Bir kölenin oğluydu. Usame Bin Zeyd (r.a) Ordu'nun içinde kimler var. Hz Ömer var, halid bin velid var, değil mi Bir kölenin oğlu 18 yaşında Mekke Emir'i 17 yaşında Rasulullah Aleyhisselam bu gençlere nasıl hitap etmiş hayatlarını nasıl dokunmuş ki onları bir şehre Vali tayin edecek, bir orduya komutan yapacak yetkinliğe getirmiş Bence bunun üzerine düşünmeliyiz. Şu anda biz hocaların kendi çocukları başta olmak üzere gençlerimize İslam'dan dinden bahsedemiyoruz, aynı dili kullanamıyoruz, bırakın Cami cemaati ile aynı dili kullanmayı diyoruz ki ya gençlerle anlaşamıyoruz. Niye benim peygamberim 1500 sene önce çocuklarla gençlerle arkadaş değil miydi?

Hani bütün Eğitimciler diyor ki; çocuklar sözle eğitilmez çocuklar sadece sizin davranışlarınızı izlerler.

İslam bir ağaca benzer kökleri iman dalları ibadet ve meyvesi ahlaktır dolayısıyla örnek olması gereken şey bizim yaşantımızda bizim ahlakımızdır. Resulullah (s.a.v.) efendimizin Hayatında hangi örneği alsak gençler yaşlılar çocuklar insanların hayatına dokunduğunu görüyoruz

 Hz Ayşe'nin göğsünde vefat ederken bile misvak isteyip de son nefesimi dişlerim kirli olarak vermeyeyim diyecek kadar diş sağlığına önem veren bir Peygamberi anaokulunda anlattık da mı sevmedi insanlar? Sahibinin fazla yük yüklediği için kaçan devesi gelip Rasulullah Aleyhisselam önünde gözyaşı döktü diye anlattık ta mı hayvan severler Peygamberimizi sevmedi? Mekke'nin fethinde 10 bin kişilik Ordu Mekke'ye girerken, yavrusundan süt emen köpek yavruları rahatsız olmasın diye başına bir bekçi koyup ordunun yönünü değiştiren bir Peygamberi anlattık da mı insanlar çevreciler Peygamber Efendimizin kıymetini bilmedi? Nereden bakarsak bakalım gerçek bir örnek var karşımızda. Adil merhametli vicdanlı seven bir insan ve onun sevgisi sadece insanları da kapsamıyor. Uhud'u gördüğü zaman ne diyor Uhud bir dağdır ama Yüreği vardır Uhud Cennet dağlarından bir dağdır, Uhud bizi sever biz de onu severiz. Rasulullah (s.a.v.) kadar çevreci bir insan mı? “ben kendime ağlarken Uhud’da  ağlar mıymış? Hira’ yı mahzun gördüm soramadım sevgili hasretinin dışında başka derdi var mıymış?”.

Ateş su ahlak üçü arkadaş olmuşlar, yedikleri içtikleri birbirinden ayrı gitmezmiş. Bir gün yollarının ayrılması gerekmiş. Demişler ki bir daha birbirimizi bulmak istersek nasıl bulalım. Ateş demiş ki; ben tüterek Yanarım nerede bir duman görürseniz beni bulursunuz. Su demiş ki; ben gürül gürül akarım beni sesimden tanır bulursunuz. Sıra ahlaka gelmiş arkadaşlar demiş beni sakın kaybetmeyin bir daha asla bulamazsınız. Her şeyimizi kaybedelim ama ahlakımızı asla. Çünkü o en büyük ahlak önderi ve örneğidir. Hiç bir şey söylememize gerek yok ahlakını yaşayalım o bize yeter. Tahiyyat-ı ikram efendimizin üzerine olsun inşallah Nezaket ile beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum Allah razı olsun 

Konferans sonunda  Türkiye sıralamalarında dereceye giren Kur’an Kursu öğrencilerine ödüller verildi.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Kayseri'de Manevi Rehberlerle Istişare Toplantısı Yapıldı
Kayseri'de Manevi Rehberlerle Istişare Toplantısı Yapıldı
Tekirdağ'da 23 Nisan'da Hastanede Yatan çocuklara Ziyaret
Tekirdağ'da 23 Nisan'da Hastanede Yatan çocuklara Ziyaret