Cankiri'da Haftanın Makalesi (nikah)

haftanın makalesi (nikah)


Cankiri'da Haftanın Makalesi (nikah)

NİKÂH

Selcem TAN

Vaiz

Her insanın özünde sevme, sevilme ve değer görülme hissiyatı mevcuttur. Kişi, hayatın karmaşası içinde kendisinde huzur, mutluluk ve güven duyabileceği gönül eşini, hayat arkadaşını arar. İşte bu noktada kadın ve erkeğin ilişkilerinin hem bireysel, hem de toplumsal anlamda sağlam bir temele oturtulması için nikâh şarttır. Bir anlamda nikâh, kadın ve erkeğin haklarının, sorumluluklarının ve sevgilerinin tescillenmesidir.

Nikâhta iki tarafın rızası şarttır. Allah Resulü bu konuya özelikle önem vermiştir., “Kendi onayı alınmadıkça dul kadınla, kendisinden izin alınmadıkça da bakire kız ile nikah yapılmaz” diye söyleyince, o ortamdaki sahabeler, “Ya Resullallah! Bakire bir kızın izni nasıl olur? Diye sordular. “Sessiz kalmasıyla” diye buyurdu (Buhari Nikâh 29). Tabi ki evlenecek tarafların rızası şart olsa da aynı zamanda veliden habersiz yapılacak nikâha da asla hoş bakılmamıştır. Efendimiz, muhtemel suiistimallerin önlenmesi için de velinin doğru karar verebilme yetisine sahip, aklı selim kimse olması gerektiğini özellikle belirtmiştir.(Beyhaki, Sünen,192)

Nikâhın gizli evliliklere kapı aralamaması için ”Haram olan (ilişki)ile helal olan (nikah) arasında ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek suretiyle duyurmaktır” (Tirmizi, Nikah,6). buyurularak nikâhın toplum tarafından duyulmasını istenmiştir. Bir başka husus da nikâh akdi esnasında erkeğin, evleneceği kadına evlilik isteğinde samimi olduğunu gösteren, sadakatini temsil eden ve kadın için maddi güvence anlamı da ifade eden mehirin verilmesi gelir. Nisa Suresi 4.ayeti Kerime ile de sabit olan mehir konusunda itidalin yakalanması için de Allah Resulü (s.a.v) mehrin miktarını evlenecek kişilerin maddi durumlarına ve yöresel şartlara göre belirlenmesini istemiştir.

Nikâhın şartlarına uygun yapılabilmesi için bazı sakıncalı uygulamalar yasaklanmış, böylece birey ve toplum menfaati gözetilmiştir. Allah Resulü (s.a.s), o zamanlar “şiğar” denilen, mehir vermeksizin velayetleri altındaki kızların veya kız kardeşlerin değiştirilmesini öngören nikâh çeşidini yasaklamıştır. Evlilikte bir diğer konu da kişinin kimlerle evlenip, kimlerle evlenilemeyeceğidir. Kuran’ı Kerim, şu ayetle kimlerle evlenilemeyeceği açıkça anlatmıştır. “Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşin kızları, kız kardeşin kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla birleşmiş değilseniz (evliliğiniz son bulduğunda) kızlarını almanızda size bir sakınca yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir, Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir”(Nisa 4/23). Efendimiz, süt kardeşlik meselesine de açıklık getirmiş, nesep yoluyla haram olanın süt yoluyla da haram olacağını bildirerek evlenmeden önce gerekli hususiyetlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Yine dinimiz, müminlerin ehli kitap dışındaki inanmayan kadınlarla evlenmelerini yasaklamıştır. Mümin hanımların da inançsız erkeklerle evlenmeleri helal değildir (Maide5/5). Ayrıca Hayber günü haram olarak gösterilen mut’a nikâhı da yine yasaklanan evlilikler içerisindedir.

Görülüyor ki, ailenin sevgi, saygı, güven, sadakat gibi temel değerlere oturtulması, birey ve toplumun huzur ve mutluluğu için dinimiz gerekli bütün tedbirleri almış, toplumu sarsan bütün uygulamaları da ortadan kaldırmıştır. Evlilik ne bir angarya ne de özgürlüğün kısıtlanmasıdır. Resulü Ekrem’in (s.a.v) ifadesiyle, birbirini seven çiftlerin güzel bir hayat geçirmeleri için en iyi çözüm yoludur.