Cankiri'da Hz. Peygamber Ve Gençlik (makale)

hz. peygamber ve gençlik (makale)


Cankiri'da Hz. Peygamber Ve Gençlik (makale)

Doğumla başlayıp ölümle sonlanan insan hayatının en önemli dönemlerinden bir tanesi gençlik dönemidir. Gençlik, insan hayatının dönüm noktası olan, hayatî kararların alındığı, sorumlulukların yüklenildiği, farklı duyguların yaşandığı bir geçiş dönemidir. Mevsimlerden bahara benzer gençlik. Gençlik, değeri bilinmeyen, sonrasında geri getirilemeyen emanettir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İbrahim, Hak yolunda mücadele ve çekilen sıkıntıları göğüsleme hususunda bütün gençlere örnektir. Hz. Yusuf da, haram karşısında iradesine ve duygularına hâkim olması, iffeti ile model bir gençtir. Kur’an’da ismiyle anılan tek kadın olma özelliğine sahip Hz. Meryem, iffeti ve Allah’a itaati ile öne çıkmış genç bir hanımdır. Mağaraya sığınan gençler yani Ashab-ı Kehf, putperest bir kavmin içinde Allah’ın varlığına ve birliğine inanmış, bu inançlarını açıkça dile getirip putperestliğe karşı çıkmış gençlerdir.

Resul-i Ekrem (s.a.s.), gençliğe, gençlik yılarının önemine vurgu yapmış, bununla birlikte gençliğini ibadetle geçirenleri şöyle müjdelemişti: “Yedi sınıf insan vardır ki, Allah Teâlâ onları kendi gölgesinden başka gölge olmayan günde, gölgesi altında gölgelendirecektir:
1.Adil yönetici,  2. Rabbine ibadet içerisinde yetişen genç…” (Buhari, Ezan, 36)

Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatının her alanı örnek olduğu gibi, gençlik dönemi de örnek ve modeldir. Peygamber Efendimiz 20 yaşlarında iken Mekke’de haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek amacıyla Hilfül Fudul denilen antlaşmaya iştirak etmişti. Yine Peygamber Efendimiz gençlik yıllarında ticaretle meşgul olmuş, dürüstlüğü ve güvenilirliği sebebiyle Mekkeliler ona Muhammedü’l-Emin demişlerdi.

Mekke’de Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in davetine kadın erkek, genç yaşlı, hür köle, zengin fakir her kesimden gönlünü açanlar olmuştu. Ancak bir grup vardı ki, onlar son dinin lokomotifi, İslam kültür ve medeniyetin inşasında öncü olmuşlardı. İşte Resulüllah (s.a.s) Efendimize ilk iman eden, onun hadislerini bize ulaştıran, arkadaşları, yaşları 10 ile 25 arasında değişen, Resulüllah’ın yıldızlara benzettiği gençlerdi.

Genç sahabiler her ne olursa olsun, imanlarından vazgeçmediler. İşkencelere, eziyetlere maruz kaldılar. İnançlarını terk etmediler. Bunda Peygamber Efendimizin etrafındaki genç sahabileriyle iletişimi ve arkadaşlığı etkileyici olmuştur. Allah Resulü toplumda gençleri öne çıkarmış, hâkimlik, valilik, ordu komutanlığı, vahiy kâtipliği gibi üst düzey önemli görevleri genç sahabilere vermiş, onların özgüven ve tecrübe kazanmalarına destek olmuştu. Genç sahabiler sorumluluk almaktan kaçmamışlar, genç yaşta olmalarına rağmen büyük görevleri üstlenmişlerdir.

Üstün ahlak sahibi, müminler için en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz (s.a.s.), gençlerle sıcak ve samimi bir iletişim kurmuş, onlara değer vermiş, gönüllerini kazanmıştı. Gençlerin problemleriyle ilgilenen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), Mekke’de Daru’l Erkam’da, Medine’de Suffe’de sahabesini yıldızlar misali, asırlar boyunca model alınacak örnek nesil olarak yetiştirmişti. Allah Resulü (s.a.s.) vereceği kararlarda gençlerle istişare etmiş, onların fikirlerine değer vermiş, olumsuz sonuçlar karşında onları suçlamamıştı.

Allah Resulü  (s.a.s) ile sahabe arasında mesafe olmamış, hata yaptıklarında incitmeden yanlışlarını düzeltmiş, gençler kendilerini rahat bir şekilde ifade edebilmiştir. Yanlış istekleri olduğunda bile onları incitmeden, kızmadan doğruyu bulmalarına yardımcı olmuştur. Bir defasında genç bir sahabi gelmiş, günah işlemek için izin istemişti. Diğer sahabiler böyle bir isteğe kızmışlar, ancak Resulüllah (s.a.s.), isteğinin yanlış olduğunu o gence o gence yapmak istediği günahı, empati yoluyla anlatmış, kalben, zihnen ikna etmiş, onu vazgeçirmiş ve sonunda ona dua etmiştir.

Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.), sevgisini kazanmak, ona komşu olmak, onun şefaatine mazhar olmak, mahşer günü hamd sancağının altında toplanmak, ancak Allah Resulü’nün sünnetini ihya etmekle olacaktır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) gençliği, gençlere olan tavsiyeleri, gençlerle iletişimi hepimiz için örnektir.

Ashab-ı Kiramda, canlarından çok sevdikleri Peygamber Efendimiz’e (s..a.s.) karşı sonsuz bir güven, samimiyet, sevgi ve saygı hâkimdi. Allah Resûlü, ashâbına karşı ne denli düşkün ise sahâbe de ona karşı o derece gönülden bağlı idi. Böyle bir ilişki, İslâm toplumunun ilk örnek neslini “Asr-ı saadet” neslini oluşturdu. Bazı usulcülerin dediği gibi, Sevgili Peygamberimizin hiçbir mucizesi olmasa, onun yirmi üç senede oluşturduğu bu sahâbe toplumu mucize olarak yeterdi.

Rabbimiz, bizlereKur’an ve Sünnet’e uygun bir hayat sürdürebilmeyi nasip eylesin.  

                                                                                         

                                                                                         Hüseyin YAZICI

                                                                                                  İl Vaizi