Cankiri'da Haftanın Makalesi

haftanın makalesi


Cankiri'da Haftanın Makalesi

DİNİ İSTİSMAR EDEN YAPILARIN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ

                                                                                                 Mahmut AY

Korgun İlçe Müftüsü  

Arapçadan dilimize geçmiş bir kelime olan istismar; bir şeyi işletmek, meyvesini almak; menfaat sağlamak, iyi niyet ve hareketi kötüye kullanmak, sömürmek anlamlarına gelmektedir. Türkçede kullanılışında ise istismar, anlamı daraltılarak olumsuz bir içerik kazanmıştır. Din istismarı denildiğinde ise din sömürüsü yapma, dini asıl maksatlarının dışın da menfaat için kullanma, dini bir şeye alet etme, dinî değerleri kullanarak toplumdan maddî veya manevî çıkar sağlama gibi anlamlar anlaşılmaktadır.

Din istismarcılarının en temel özelliği insanları kutsallarla aldatmaktır. Bunların başında da Allah ile aldatmak gelir ki bu da istismarın zirve noktasıdır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Çok aldatıcı Allah hakkında sizi aldatmasın” (Lokman, 31/33) buyurarak bu tehlikeye dikkat çekmektedir. Zira bu tür istismarcılar, kendilerini en yüce otoritenin yerine koyarak onun adına tasarrufta bulunduklarını açıkça ifade etmektedirler.

Din istismarının bir diğer çeşidi ise Allah’ın hidayet rehberi olarak gönderdiği Kur’an ile aldatmaktır. Bunlar, Kur’an ayetlerini kendi heva ve arzularına göre yorumlamakta böylece kendilerine çıkar sağlamaktadırlar. Yüce Allah Kur’an’da “Ayetlerimi az bir pahaya satmayın. Yalnızca bana karşı muttaki olun. Bile bile hakkı batıl karıştırıp hakkı gizlemeyin” (Bakara, 2/41-42) buyurmak suretiyle mümin kullarını uyarmaktadır. Kur’an ayetleriyle birlikte hadisleri, dinin bazı değer ve kavramlarını, bir takım kişi ya da grupların çıkarlarına hizmet edecek şekilde tevil etmek ve yorumlamak da din istismarının başka çeşitleridir.

Bütün bu dinî istismarların zihinsel arka planında dinin meşrulaştırma gücünden yararlanma düşüncesinin yattığı görülmektedir. İstismarcılar böylece bireysel, toplumsal, ekonomik, siyasal ve cinsel çıkar sağlamaya çalışmakta, böylece süfli emellerini gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.

Çok boyutlu din istismarının en son örneğini ise hain “FETÖ” hareketi oluşturmuştur. Bu yapının yıllarca toplumumuzda bulaşıcı bir virüs gibi sürekli büyümesinin sebebi, dinî değerleri ön plana çıkartan kimliği olmuştur. Bunlar yukarıda din istismarı çeşitleri olarak sıralanan istismar çeşitlerinin her türlüsünü yapmaktan geri durmamışlar; hedeflerine ulaşabilmek için bütün kutsalları kullanmışlar ve her yolu kullanmayı meşru kabul etmişlerdir. Onlar Allah’ı ve ayetlerini, Hz. Peygamber’in hadislerini, ulemanın hikmet ve irfanını, dini ve milli değerlerin tamamını süfli emellerini gerçekleştirmek için kullanmışlardır. Tevazu ve sahte gözyaşlarıyla suret-i haktan görünerek milletimizi Allah, Peygamber ve onun sahabesi ile aldatmışlardır. “ Takiyye” adı altında çok yüzlülük, yalancılık, hırsızlık, riyakârlık, sürekli maskeyle dolaşmak, şahsiyetsizlik, kimliksizlik bu hareketin mensuplarının temel karakteri hâline dönüşmüştür.

İstismarcılar kâfirlere karşı diyalog yanlısı, hoşgörülü, uzlaşmacı bir görüntü sergilerken, müslümanlara karşı ise gönül bağları kopmuş, onlarla samimi bir iletişime her zaman kapalı kalmışlardır. Onlar en yakın akrabaları bile olsa, kendilerinden olmayanlara değer vermez, hatta kendilerinden olmayanlara hayat hakkı bile tanımazlar, zira zavallı masum görünüşlerinin altında kin, nefret ve vahşet kokan gerçek yüzlerini gizlenmiştir. Bu hainler gerçek yüzlerini şartların elverişli olduğunu zannederek 15 Temmuz 2016 tarihinde göstermişlerdir. Milletin silahlarıyla, milletin uçaklarıyla masum insanları öldürmekten geri durmamışlardır. Ancak Din görüntüsü altında yıllarca fitne-fesat tohumu ekenler, kahraman Türk milletinin azim ve kararlılığı karşısında ürünlerini devşirme fırsatını bulamadan hüsrana uğramışlar ve tüm dünyaya rezil rüsva olmuşlardır.

Din istismarının bu denli geniş kitleleri kapsamasının altındaki en temel etkenin cehalet ve körü körüne taklit olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle dini bilgiler ehil olan insanlardan öğrenilmeli, bununla birlikte öğrenilen bilgiler mutlaka kontrole tabii tutulmalıdır. Kur’an ve sahih sünnete uymayan bilgilere itibar edilmemelidir. Gayemiz, Halika itaat, mahlûka şefkattir. Unutulmamalıdır ki Halika isyan olan yerde mahlûka itaat olmaz.

Cenabı Hak, birlik ve beraberliğimizi çekemeyenlere, izzetimize ve şerefimize kastedenlere fırsat vermesin. Dinimizi, vatanımızı, milletimizi her türlü bela ve musibetlerden muhafaza eylesin.