Kayseri’de “gençlik Huzur’da Buluşuyor” Programının...

Kayseri'de “gençlik Huzur’da Buluşuyor” Programının Otuzaltıncısı Düzenlendi

“gençlik huzur’da buluşuyor” programının otuzaltıncısı düzenlendi

04 Aralık 2018 - 17:09

Gençlere cami merkezli bir hayat tarzı kazandıracak çalışmalar yapılması, birlik ve beraberlik mekânı olan camilerde gençlerin ibadetlere katılımını teşvik etmek amacıyla İl Müftülüğümüz tarafından 02.12.2018 Pazar günü Hunat Camii’nde “Gençlik Huzur’da Buluşuyor” programının otuzaltıncısı düzenlendi.

 

Hunat Camisinde düzenlenen programa halkımızın katılımı yoğun oldu. Sabah Namazı sonrası cemaate İl Müftümüz Prof. Dr. Şahin Güven hitap etti.

 

İl Müftümüz Sayın Güven,“ Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Kıyamet günü olduğu zaman ve kıyametin kopup insanların yeniden diriltildikleri anda mahşer yerinde toplanılacak. Mahşer yerinde toplanılan insanların üzerinde herhangi bir gölge de olmayacak. Şu 7 özelliğe sahip olan kimseler hiçbir gölgenin olmadığı o anda arşın gölgesinde gölgelenecekler. Adaletli yönetici olanlar, Allah’a ibadetle büyüyen gençler, kalpleri mescitlere bağlı olan insanlar, Allah için birbirini seven dostlar, iffet ve namuslarını koruyan insanlar, Allah rızası için gizli bir şekilde hayır hasenatta bulunan ve Allah’ı gizlice zikrederken gözyaşı dökebilendir.

 

1) Adil yönetici olmak. Yöneticilik, idarecilik ateşten bir gömlektir. Eğer adaletle liyakat sahibi insanlara görev veriyor ve işini iyi niyet, ihlâs ve samimiyetle yapıyorsa yüce Mevla, o adaletli yöneticileri arşın gölgesinde gölgelenecekler arasına alacaktır. Bu sebeple her birimiz, özellikle yönetici konumda olanlarımız adaletle hükmetmek durumundalar. Diğer taraftan her bir baba aile reisidir, eşinden ve çocuklarından sorumludur. Bu sebeple yöneticilik denildiği zaman, aile reisliği başta olmak üzere, apartman yöneticisinden muhtarına, valisinden belediye başkanına ve müftüsüne varıncaya kadar yönetici ise eğer, herkes adaletle hükmetmek durumundadır.

 

2) Allah’a ibadetle büyüyen gençler. Kayserimizde 4 tane üniversitemiz ve 70 bin’in üzerinde öğrencimiz var. Hem bulundukları yerlerde yaptığımız sabah namazı buluşmalarında hem de her ayın ilk Pazar günü burada merkezi olarak yaptığımız sabah namazında gençlerimiz büyük bir teveccüh gösteriyorlar. Efendimiz (s.a.s.) gençlere neden böyle özel değer verdi? Çünkü gençlik yaşı insanın gücünün, kudretinin ve şehevi arzularının dorukta olduğu bir zaman dilimidir. Bu sebeple gençleri farklı yönlere çekecek, onları Allah’a kulluktan uzaklaştıracak o kadar çok kötü yollar var ki. Gençlerimiz eğer o kötü yolları ve kötü alışkanlıkları elinin tersiyle itip de camiye ve mescide geliyorlarsa bu günün dünyasında en büyük cihadı işliyorlar. Bu sebeple namazına, niyazına dikkat eden, camiye ve cemaate devam eden gençlerimize daha fazla önem vermeli, daha fazla değer vermeliyiz. Ama bunun için de bizler çocukluk yaşından itibaren evlatlarımızı namazla ve camiyle tanıştırmalıyız. Genelde belirli bir yaştan sonra çocuklarımıza namazı kılmalarını söylediğimiz zaman eğer küçük yaşta öğrenmediler ve alışkanlık haline getirmedilerse zorlanıyorlar ve sıkıntıya giriyorlar. Bu sebeple Efendimiz (s.a.s.)’in şu tavsiyesine uyalım: “çocuklarınız 7 yaşına geldikleri zaman onları namaza alıştırın”. Elhamdülillah, sabahın bu vaktinde anne ve babalarıyla birlikte buraya gelen 6-10 yaşlarında onlarca çocuğumuz var. Yüce Mevla bu evlatlarımızı korusun ve muhafaza eylesin.

 

3)Kalpleri mescitlere bağlı olan insanlar. Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, çocuklar; hepsini de bunun içerisinde sayabiliriz. Kalbi camiye bağlı olmak ne demektir? Hatta hadisin ifadesiyle kişi sanki kalbini almış, camiye-mescide asmış, kalbi sürekli “mescid, mescid, mescid” diye atıyor. Bunun anlamı şudur: camiler öncelikli olarak ibadet mekânlarıdır. Onun için bir araya geliyoruz. Bu camilerde insanlar, komşular birbirlerini tanıyorlar, eğer ihtiyaçları varsa birbirlerine yardımcı oluyorlar. Hele hele şu şehirleşme ve apartman hayatında kimsenin kimseyi tanımadığı bir ortamda eğer mahalleye yeni taşınan bir komşu camiye geliyorsa hemen ilk diyalog kurduğumuz, ilişkiye ilk girdiğimiz komşumuz o oluyor. Bu sebeple bizler camiye ve cemaate devam etmeliyiz. Camiler aynı zamanda İslam Medeniyetinin kurucu unsurlarıdır. Bir memleket, bir belde, bir ülke Müslümanlığının nişanesi olarak camileri ve minareleri görür. Yüce Mevla’mız şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde Mescitleri ancak şu özelliği olanlar inşa edebilir. Allah’a ve Ahiret gününe inanacak, namazını kılıp zekâtını verecek ve Allah’tan başka kimseden korkmayacak.” Yani kınayıcının kınamasından korkmayacaklar. İşte bunlar yeryüzünde Allah’a ibadet maksadıyla Kâbe’nin birer şubesi olan Camileri inşa ederler. Ancak Camilerin imarı sadece binasının yapılmasıyla ilgili değildir. Camilerin imarı ve ihyası aynı zamanda o camilere cemaatin bol bir şekilde gelmesidir. Cemaati olmayan bir cami ne işe yarar? Belirli bir süre sonra kapısına kilit vurulur. Bu sebeple camilerimizin maddi ve manevi ihya ve imarında biz Müslümanların sorumlulukları vardır.

 

4) Allah için birbirini seven dostlar. Bunlar Allah rızasının olduğu yerde bir araya gelirler, Allah’ın rızasının olmadığı yerde ise hemen ayrılırlar. Şu modern dünyada insanlar o kadar ilerlemiş iletişim çağına rağmen dostsuz ve kimsesiz yaşamaktadırlar. Dost gibi görünenlerin önemli bir kısmı menfaati için seninle dostluk kurmakta ise o dostluk dostluk değildir. Gerçek dost, senin sevincini ve üzüntünü paylaşabilen kimsedir. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaşıldıkça azalır. Senin zorda kaldığın anda eğer senin yardımına koşabiliyorsa gerçek dost o kimsedir. Diyeceksiniz ki: “Hocam, böyle dostları nereden bulalım biz?”. Biz kendimiz öyle dost olursak Allah bize öyle dostlar nasip eder. Önce kendimizden başlayacağız.

 

5) İffet abidesi bir insan olmak. Yani namusunu korumak, harama el uzatmamak. Peygamberimiz (s.a.s.), makam-mevki sahibi ve güzellik abidesi bir kadın kendisine gelip “ben kendimi sana teslim etmek istiyorum, gel benimle birlikte ol, nikâhsız birliktelikle zina et benimle” dediğinde, böyle bir teklife Hz. Yusuf’un Züleyha’ya yaptığı gibi “ben Allah’tan korkarım, ben haram işleyemem” diyebilen bir kimse arşın gölgesinde gölgelenecektir diyor. Gençler imkânını bulduğu ölçüde, zamanı geldiğinde evliliklerini geciktirmeden evlenmeliler. Çünkü Allah (c.c.), hepimizi şehevi arzuların olduğu bir fıtratta yaratmıştır. O şehevi arzular olmasa idi aile denilen yapı kurulamazdı, çocuk olmazdı, insanlığın geleceği olmazdı ve nesiller üremezdi. Ama Allah Teâlâ, bize bu şehevi arzuları verirken bunun meşru yollardan tatmin yöntemini de bizlere gösteriyor.

 

6) Allah rızası için gizli bir şekilde hayır hasenatta bulunan kimseler. Sağ elinin verdiğini sol elinin görmeyeceği kadar gizli yapan. İyi bilinmelidir ki, “riya gizli şirktir”. Biz Allah’ın rızasını kazanmak için yaparız hayır ve hasenatımızı. Başkaları görsün diye yaparsak zaten bir sevabı kalmaz, ayrıca o görsün diye yaptığımız için sanki onu ilahımız ediniriz Allah Korusun. Onun için gizli şirktir demişler. İhlâsla ve samimiyetle yapacağız.

 

 7) Tek başına iken ve kimsenin olmadığı bir ortamda Allah’ı zikreden, anan, tesbih eden ve Allah’ı zikrederken gözlerinden yaşlar akan bir kimse olmak. Bizler, bizi yaratan Rabbimizi asla unutmamalıyız. Allah yokmuş gibi hareket edemeyiz. Allah vardır, birdir ve hepimizin ne yaptığını görüyor, Allah’ın görevli melekleri bütün yapıp ettiklerimizi kayda geçiriyor ve bir gün bunun hesabını vereceğiz. Öyleyse Allah’ı sevip Allah’a ümit beslemeliyiz. Allah’a tevekkül etmeli, her şeyi O’ndan istemeliyiz. Onun için Rabbimizi çokça anacağız. Allah Teâlâ, kalplerin ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olacağını, huzura kavuşacağını bizlere bildiriyor. O tatmin olan kalp, gözümüzden gözyaşı olup akacaktır. Yüce Mevla bizleri bu yedi kısım insanlardan eylesin.” diyerek sözlerini tamamladı.

 

İl Müftümüz Güven’in sohbeti sonrası program, tesbihat ve dualarla devam etti. Program sonrası cami çıkışında Melikgazi Belediyesi’nin katkılarıyla cemaate çorba ikramı yapıldı.

 

Çorba dağıtımına Vali Sayın Şehmus Günaydın, İl Müftümüz Prof.. Dr. Şahin Güven ve Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç da katılarak vatandaşlara çorba ikramında bulundular.

 

Program sonrası İl Müftümüz Sayın Güven, TDV Kayseri İl Eğitim Koordinatörlüğü’nce düzenlenen kaynaşma kahvaltısına katıldı. Daha sonra da İl Müftülüğümüz tarafından KYK yurtlarında manevi rehber olarak görev yapan din görevlileri ve öğrenci grupları için düzenlenen toplantıya katıldı.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Afyonkarahisar'da Kütüphane Haftası Etkinlikleri Ve ödül Töreni
Afyonkarahisar'da Kütüphane Haftası Etkinlikleri Ve ödül Töreni
Sivas'ta “islam’ın Ilk Emri “oku”
Sivas'ta “islam’ın Ilk Emri “oku”