BU TOPRAKLAR BİZİM HADİ OLİMPUS DAĞINA


Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK'ün "Tarihselcilik" ekseninde oluşturduğu fırtına dinmek bilmiyor. Gün geçmiyor ki yeni bir açıklama, yeni bir yazı gelmiş olmasın. Mesele daha çok konuşulacağa benziyor. Aslında Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklaması "mükemmel" bir nokta niteliğindeydi. Fakat ne olduysa zaten bundan sonra oldu. ÖZTÜRK yurtdışına gideceğim resti çekti, bazı Akademisyenlerimiz başta olmak üzere Muhalif İslamcılar ya da Modernist kesim "Görüşlerinize katılmasak da .... linç girişimine özgür düşüncenin dışlanmasına, tekfirci anlayışa karşıyım" bildirileri havada uçuştu, uçuşuyor. Tamam da ne oldu, ne oluyor bu yazımızda bu sorulara -hacmi bir bilimsel makale olacak- cevap aramaya çalışacağız.

Mesele çok da derinlikli olmasa da, tarihsel arka planı görmeden anlaşılabilecek gibi değil. Batının Din ile geçirdiği sancılı süreç ve sekülerist anlayış nedense kopyala yapıştır anlayışı ile BİZ'e çevrilince sanki makus halimiz tıpkı Batının Hristiyanlık karşısındaki haliymiş gibi kabullenildi ve tıpkı onlar gibi DİN herşeyin sorumlusu oldu. Bir şeylerin düzelmesi gerekiyorsa bu işe DİN den başlanılmalıydı. Yaklaşık üç asırdır SÜNNET bu sebeple masadayken, zaman zaman KUR'AN da bundan nasibini alıyordu. Gerçi KUR'AN ile ilgili ameliyat çalışması İngiliz parmağı ile Hindistan ve Pakistan civarlarında başlayıp Mısır'da olgunlaştırıldıysa da ülkemizde bu konu daha çok SÜNNET - HADİSLER üzerinden yürümekteydi. Sabık Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU önderliğinde Kur'an'ın Çağımızda Daha İyi Anlaşılabilmesi amacıyla Kur'an Araştırmaları Merkezi KURAMER kuruldu. Daha önce İslamiyat Dergisi Ankara Okulu Yayınları marifetiyle yapılan MODERNİST DÜŞÜNCE eksenli akademik çalışmalar artık bu çatı altında kurumsallaşıyordu. Zaten bütün fırtına bu merkezdeki ÖZTÜRK'ün Cihad ayetleriyle ilgili "

beyanatı oluşturuyordu. ÖZTÜRK'e göre Kur'an lafzen vahiy değildir. Bunun gibi Kur'an kıssalarının kurgusal olduğu, Kur'an'ı Kerimde dilbilgisi hatalarının bulunduğunu da ısrarla iddia eden ÖZTÜRK, "tarihselci" akımın en fanatik temsilcisidir. 

Bütün bunlar İhsan ŞENOCAK hocanın tespitleriyle gündeme gelmiş ve fırtına da işte o zaman kopmuştu, çok geçmeden de Din İşleri Yüksek Kurulu mezkur açıklamayı yayınlayarak ÖZTÜRK'ü reddetti. Bu açıklamaların insanı dinden edebilecek açıklamalar olduğunun dile getirilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Bu raçıklama Modernist kesim tarafından bir linç kampanyası olarak algılandı ve ÖZTÜRK de ben de yurtdışına giderim restini çekti.

Tabi ki TEKFİRCİ anlayış soğuk bir anlayıştır. Fakat burada söz konusu KUR'AN ise yani EN KUTSAL ise burada sadece insanların "görüşlerinize katılmıyoruz efendim bunlar yanlış şeylerdir" diyerek geçiştirilebilir mi? İnanç tartışma konusu olur mu? Kur'an Allah'ın Kitabıdır İslam Dünyasındaki bu Genel Kabüle böyle fütursuzca "özgür düşünce" kılıfıyla karşı çıkılabilir mi? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Veya tersinden sorarsak ne var bunda adam Akademisyen ve Kur'an hakkında özgür kanaatini ortaya koymuş, sen de kanaatini koy neden TEKFİR? İyi de Kur'an tartışma meselesi olmuşsa biz neye göre konuşacağız ki? Ayet desek o zaman öyleydi ya da Allah öyle demek istemedi ama Peygamber öyle anladı denmeyecek mi? Tamam hadi TEKFİR etmedik iyi de bir insan nasıl dinden çıkar ki, girişi var bu dinin de çıkışı yok mu? Böyle de deyince bak DEAŞ kafası bunlar deniyor. Yani Kur'an'da hata var, Kur'an kıssaları kurgusal, Kur'an Allah'ın kelamı değil demek Katılmasak da Akademik özgürlük. Ya bu böyle denemez Kur'an Allah'ın kelamıdır, evrenseldir, haşa Kur'an'da hata yoktur bunun dışındaki iddialar insanı KAFİR yapar demek TERÖRİZM, DEAŞCILIK

Son söz bu her karışı şehid kanlarıyla sulanmış muazzez topraklar bu taşkınlığı kaldıramaz, bu necip millet bu fütursuzluğu kabullenmez bu sebeple hadi yallah OLİMPUS dağına.