Mersin’de Koronavirüs’ü ( Covıd-19) Nasıl Anlamalıyız?

Mersin'de Koronavirüs'ü ( Covıd-19) Nasıl Anlamalıyız?

koronavirüs'ü ( covıd-19) nasıl anlamalıyız?

03 Nisan 2020 - 18:20

“Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.” (Kamer, 54/49), O (her şeyi) ölçüyle yaratıp şekillendiren, ahenk veren ve düzene koyandır. (Ala, 87/2,3.) Sünnetullah, Allah’ın evrene, dünyaya ve insanlığa dair koyduğu yasalar ve nizama verilen addır.

Kur'an'da tabiat kanunları ile sosyal kanunlar arasında bağ kurularak sosyal kanunlara uyulmaması halinde tabiat kanunlarının devreye girip helaki hazırladığına işaret edilir. Hz. Nuh'tan itibaren birçok kavmin tufan, deprem, kasırga, denizde boğulma, salgın hastalıklar gibi afetlerle helak edildiği anlatılır. Varlık âlemi kendisi için takdir edilen yasalara göre işlemesine rağmen, insan söz konusu olunca Allah’ın insanlığın gidişatına müdahalelerde bulunduğuna şahit oluyoruz. Kavimlerin helaki, peygamberlerin gönderilmesi bunun örneğidir.  İnsanoğlu, Allah’ın dünya için koyduğu nizamı kendi elleriyle öylesine bozup tahrip etti ki, çevreye, tabiata, canlılara öylesine zarar verdi ki, adeta felaketlere davetiye çıkardı. “Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” (Şûrâ,42/30)  

Bu gün dünyayı kasıp kavuran, Korona virüs olayı da bu bağlamda tarihteki benzeri (sars, veba, tifo, kolera, aids vb.) türlerinden daha farklı seyrediyor. Geçmiş felaketler daha çok bölgesel seyrederken, korona küresel seyrediyor. Yeryüzünün ilk mabedi Kâbe’de tavafa, ara verdirirken, Papalığın merkezi İtalya’da kiliselerin kapılarına kilit vurdurtuyor. Dünyanın süper gücü olduğunu iddia eden devletler başta olmak üzere, tüm dünyada ırk, renk, din, dil, bölge, zengin-fakir, statüsü ne olursa olsun yer kürede yaşayan herkesi ve her bölgeyi az ya da çok etkiliyor, herkese ölümü ve acziyetini hatırlatıyor. Ülkeleri ve insanlığı, sistemleri ve inançları yeniden şekillendiriyor. Ezana hasret kalmış mekân ve beldelerde ezan sesleri yükseliyor.

Bütün bunlar, yeryüzünde huzur ve barışı tehdit eden, her alanda ki gizlilik ve mahremiyeti ortadan kaldıran, ben yaptım oldu diye düşünen,  dünyayı bir polis devleti haline getiren ülkelerin kendilerini gelişmiş teknoloji ve silahlar ile garanti altına aldığını düşündükleri bir dönemde meydana geliyor. Ancak hiçbir güç ölüme karşı sahiplerini ve sevdiklerini koruyamıyor. Dünyayı kan gölüne çeviren zalimlerle birlikte hiç kimse güvende değil ve Korona Çin’de çıkmış olsa da herkesi ve her yeri etkilemeye devam ediyor. Kur’an’ın ifadesi ile bela sadece çıktığı yeri ve zalimleri değil, zulme sessiz kalan, ilahi yasaları ihlal eden, ya da ihlaline sessiz kalan herkesi ve her yeri etkiliyor. “Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.” (Enfal, 8/25)  Tarihin her döneminde olduğu gibi bu günde Allah’ın kanunları eksiksiz işlemektedir. “Allah’ın kanununda asla bir değişiklik olmaz.”(Fetih,48/23.) Herkes yaptığının karşılığını görecektir.

 Doğu Türkistan’da ki Müslümanlara inancından dolayı yapılan insanlık dışı muameleler, Akdeniz’e gömülen masum Libyalı çocukların, kadınların ve göçmenlerin arşa çıkan çığlıkları, cesedi sahile vuran Aylan bebeğin dramı, henüz üç yaşında iken Suriye’de ki savaşta tüm aile bireylerini kaybeden bir çocuğun, ‘ben ahirete gidince bütün bunları Allah’ıma anlatacağım, sizi Rabbime şikâyet edeceğim’ diye feryat etmesi, evlerinden, yurtlarından çıkartılan, bombalar altında ya da denizlerde boğularak can veren, bilâdi İslam’ın mazlum insanları.  “Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte, hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.” (Âli İmrân, 3/5)  “Ben onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir.” (Araf, 7/182.) “Mazlumun bedduasından kork. Çünkü mazlumun bedduası ile Allah arasında hiçbir engel yoktur.” (Buhârî, Zekâk 63, Cihâd 180,)  Elbette sebep sonuç açısından hiçbir şey karşılıksızda kalmaz ve kalmayacaktır da.  

Anladık mı? Artık mesele sadece Korona virüsü değil.  Mesele Allah’ın koyduğu sosyal kanunları ihlal eden ve bu ihlallere gerekli tepkiyi koymayan insanlara Allah’ın ibret almaları, düşünmeleri ve hatalardan vazgeçmeleri için verdiği umumi bir ikazdır. Masumların Allah’a arz ettikleri şikâyet dilekçelerine verilen, (ey insanlık) “ nereye gidiyorsunuz” ? (Tekvir, 26/81) sorusunun cevabıdır.   

Bu gün dünyada öylesine insanların mahremiyetleri ve hakları ihlal edildi ki, öylesine zulüm, haksızlık, nemelazımcılık, dünyevileşme, şirk ve küfür arttı ki, öylesine ahlaki değerler yozlaştı ki, adeta Allah devre dışı bırakılarak, bilim, teknoloji, güç, makam, para ilahlaştırıldı. Bu da gayretullaha dokundu.  Allah’ta gözle görülmeyen bir virüsle bütün ekâbirleri ve güçlerini, gelişmiş teknolojilerini çaresiz bırakarak, adeta insanlığa meydan okudu. Hadi birleştirin güçlerinizi koruyun bakalım kendinizi, kapatın bakalım sınırlarınızı. Hiç olmadığı kadar insanlara ölüm korkusunu yaşattırdı. Çare olacak ve Sığınılacak bir kapı, bir güç arattırdı.

Biz Müslümanlar bu durumu bir ikaz ve imtihan olarak görmeliyiz. Gerekli fiziki tedbirleri alıp, günahlarımıza tövbe edip Rabbimize sığınmalıyız. Hz. Yakub gibi derdimizi, acımızı, sıkıntımızı, hüznümüzü ve mahcubiyetimizi, Allah’a arz etmeliyiz. “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim.”  (Yusuf, 12/86.) Bizler, maddi (fiili)  ve manevi duamızı artırmalı, tefekkür, tezekkür ve tedebbürümüzü eksik etmemeliyiz. Peygamberlerin bu tür felaketler karşısında sabrettiği gibi sabretmeliyiz. Allah’tan namazla ve sabırla yardım talep etmeliyiz.   

Evet, bu gün insanlığı aciz bırakan bu küresel imtihan/ felaket karşısında ülke olarak zor bir dönem geçiriyoruz ama ümitsiz ve çaresiz değiliz.  “Hakikaten biz insanı zorluklara,  (sıkıntılara) dayanıklı yarattık.” ( Beled, 90/ 04)  Evet, insan zorlukların sabır ve irade ile üstesinden gelebilecek kabiliyettedir.  İnancı ve idealleri uğruna fedakârlık yaparak sarp yokuşları çıkabilecek meziyetlere sahiptir insanoğlu. 

Her şeyin bir bedeli olduğu gibi Müslüman olmanın da, vatanperver olmanın da, bu coğrafyada yaşamanın da bir bedeli vardır. Bu bedeli dün ödediğimiz gibi bu gün de ödemeye hepimiz hazır olmalıyız.

Bu gün "Bir yerde bulaşıcı hastalık ortaya çıktığını duyduğunuz zaman oraya girmeyiniz. Bulunduğunuz yerde bulaşıcı bir hastalık ortaya çıkarsa da oradan çıkmayınız." (Buhari, Tıb, 30) hadisi gereğince evde kalmak, seyahat etmemektir, tedbiri elden bırakmamaktır bedel ödemek. Kur’an’ın “Kendi kendinizi tehlikeye atmayın”(Bakara, 2/195) emrine uyarak, sadece kendimizi değil, sevdiklerimizi ve başkalarını da tehlikeye atmamak için sabırla mesafeyi korumak ve izole olmaktır bedel ödemek. Yardımlaşmaktır, affetmektir, sabretmektir, iyiliği yaymak, zor günlerde birlik olmaktır, birlikte güçlü olmaktır bedel ödemek. “Yahut aç olduğu hâlde elindekiyle başkasını doyurmak!  Zor günde yardım etmek, yakınlığı olan (yakında olan) bir yetime (yemek yedirmek), onun ihtiyacını gidermek,  yeri yurdu olmayan, kimsesize yardım etmek, sonra insanlara sabrı ve merhameti tavsiye etmektir” (Beled, 90/14-17)  bedel ödemek. Milli birliğimize katkı sağlamaktır bedel ödemek. Ülkemizin kalkınmasında, zorluklarla başa çıkmasında, malımızdan, bilgimizden, imkânlarımızdan fedakârlık yapmaktır bedel ödemek.  

Sonuç olarak, ümidimizi kaybetmeden, birliğimizi zedelemeden, başkalarını eleştirmeden, hakaret etmeden kendimizi düzeltebiliriz. Empati yapabiliriz. Basit sebeplerden kırıp döktüğümüz insanlardan helallik alabiliriz.  Bu süreçte, bir sevgi dili oluşturup, kurumlarımızda ve çevremizde bir gönül köprüsü kurabilecek yöntemleri geliştirebiliriz. Aile ve çocuklarımızla bağlarımızı güçlendirebiliriz. Hazreti Yunus gibi, “Ben gerçekten (nefsime) zulmedenlerden oldum”, (Enbiya, 21/87) diyerek, başkasıyla değil kendimizle hesaplaşabiliriz. Elimizden uçup giden bunca nimetlerin muhasebesini yapabiliriz. Bir virüsün bile hayatı alt üst ettiği bu dünyada olaylara ferasetle bakabiliriz.   Kısaca tedbiri elden bırakmadan zoru başararak durumu lehimize çevire biliriz. Bunu yapabilecek güç ve kuvvet damarlarınızda ki asıl kanda mevcuttur.                                                         

31 Mart,  2020/ Mersin                                                                                                                                  

                                                                                                                                                         Dr. Şaban KONDİ

                                                                                                                                                         Mersin İl Müftüsü


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Yozgat'de Emekli Din Görevlisi Ali Açan Ebediyyete Uğurlandı
Yozgat'de Emekli Din Görevlisi Ali Açan Ebediyyete Uğurlandı
Erzincan'da Nisan 2024 Mutat Personel Toplantısı Ile Birlikte “tecrübe Paylaşım Toplantısı” Gerçekleştirildi
Erzincan'da Nisan 2024 Mutat Personel Toplantısı Ile Birlikte...