Kayseri’de Miraç Gecesi’nde Eller Semaya Açıldı

Kayseri'de Miraç Gecesi’nde Eller Semaya Açıldı

miraç gecesi’nde eller semaya açıldı

05 Nisan 2019 - 17:11

Miraç Kandili’nde Kayserili vatandaşlar akşam saatlerinden itibaren camilere akın ettiler.  Camileri dolduran vatandaşlar akşam namazının ardından İl Müftülüğü´müzce Kayseri’deki bütün camilerde düzenlenen programlarla Miraç Kandili’ni eda etmenin mutluluğunu yaşadı.

 

İl Müftümüz Prof. Dr. Şahin Güven, Miraç gecesinin önemine ve Müslümanlar için İsrâ ve Mirac’ın ne anlam ifade ettiğine değindi.

 

İl Müftüsü Sayın Güven, “Allah Teâlâ insanoğlunu bu dünyada yarattı; ancak başıboş bırakmadı. Nefsi ile baş başa bırakmadı. Kendisi ile baş başa bırakmadı. İlk insandan itibaren insanlara yol gösterici olarak, insanlara rehber olarak peygamberler gönderdi. Bu Peygamberlerin sonuncusu Efendimiz Hz. Muhammet Mustafa (s.a.s.)’dir. Hepimizin bildiği üzere Peygamberimiz (s.a.s.) Miladi 571 yılında dünyaya geldi. 610 yılında da kendisine Peygamberlik verildi. Ve o günden itibaren insanları hak yol olan İslam’a davet etti. İslam’a davetin üzerinden 10 yıl geçmişti. Peygamberimiz (s.a.s.) Mekke’nin bütün insanlarına İslam’ı ulaştırmak için gayret ve çaba gösteriyordu. Ancak iman edenlerin sayısı oldukça azdı. Peygamber (s.a.s.)’e iman edenler içerisinde fakir, gariban, yoksul olanlar vardı. Özellikle kabile bağları sebebiyle toplumsal olarak zayıf ve güçsüz durumda olanlar vardı. Peygamberimiz (s.a.s.) Mekke döneminin 6. yılında onlara Habeşistan’a hicret etmeleri için izin verdi. Sonra Peygamberimiz (s.a.s.) bir grup Müslümanla birlikte İslam davetine devam etti. Ancak Mekke müşrikleri Peygamberimiz ve Müslümanlara Mekke’yi dar ediyorlardı. Boykot ilan ettiler. Ekonomik, sosyal boykot ilan ettiler. Öyle kararlar aldılar ki Peygamberimiz (s.a.s.) ve O’na inanan Müslümanlarla ticaret yapmayacaklardı, alışveriş yapmayacaklardı. Onlarla akrabalık bağlarını kesecekler, kız alıp vermeyeceklerdi. Onları yokluğa ve ölüme mahkûm edeceklerdi. İşte böylesine sıkıntılı ve zorlu bir süreçte Peygamberimiz (s.a.s.) insanları İslam’a davet etti ki, İslam’ın 10. yılında  Müslüman olmadığı halde kendisine en çok destek veren amcası Ebu Talip vefat etti. Sonra arkasından kendisine ilk iman eden insan ve hanımefendi olarak kıymetli annemiz Hz. Hatice vefat etti. Durum daha da zorlaşmıştı. Böylesine bir durumda Peygamberimiz (s.a.s.) gerçekten hüzünlü idi, gerçekten üzgün idi. Allah Teâlâ işte böylesi bir zaman diliminde Peygamberimiz (s.a.s.)’in kalbini rahatlatmak, O’nu teselli etmek, O’nu mutmain kılmak için O’na lütufta bulundu. Allah Teâlâ bir gece kulu ve Rasulü olan Hz. Peygamber (a.s.)’ı Mekke’den, Harem-i Şerif’ten, Kâbe-i Muazzama’dan alıp Kuds-ü Şerif’e, Mescid-i Aksa’ya götürdü.

 

“ALLAH BÜTÜN NOKSAN SIFATLARDAN MÜNEZZEHTİR”

 

Şu hususları düşünmemiz gerekiyor. Allah Teâlâ neden Peygamberini böyle bir yolculuğa çıkardı? Neden Mirac’a çıkış Kabe’den değil de Mescid-i Aksa’dan oldu? Bunların üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Önce şu ayete kulak verelim: Allah Teâlâ İsrâ hadisesini İsrâ Suresinin ilk ayetinde bizlere anlatmaktadır. Allah Teâlâ bu hadiseyi şöyle anlatıyor: “kulu ve elçisi olan Hz. Muhammet Mustafa (s.a.s.)’i kendisine bir kısım ayetlerini göstermek için bir gece Mescid-i Haram’dan alıp Mescid-i Aksa’ya götüren Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki Allah her söyleneni işitir ve her yapılanı görür? İsrâ, Arapçada gece yolculuğu demektir. Allah Teâlâ bu gece yolculuğunu bize anlatıyor. Ve “subhane” ile başlıyor. Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir, Allah dilerse bunu da yapar. Peygamberimiz (s.a.s.) İsrâ ve Miraç hadisesini yaşayıp ertesi gün bu durumu Mekke müşriklerine anlatınca onlar dalga geçtiler, kabul etmediler. “Nasıl olur da bir insan bir gece buradan çıkıp haftalar süren bir yolculuk sonucunda varılabilecek olan Kudüs’e varacak, oradan da tekrar geri dönecek! Mümkün müdür?” dediler. Bunun üzerine içlerinden birisi “bunu imtihan edelim “ dedi. Ticaret için Mescid-i Aksa’ya gidenler vardı; onları çağırdılar. Muhammed’e soru sormalarını, doğru söyleyip söylemediğini öğrenmelerini istediler. Peygamberimize “kaç kapısı var, kaç penceresi var” gibi sorular sordular. Efendimiz (s.a.s.) ne sordularsa cevap verdi. Buharî’de geçen bir rivayete göre Allah Teâlâ Beyt-ül Makdis’i Efendimiz (s.a.s.)’in gözünün önüne getirmiştir. Yoksa bizler bir yere gittiğimiz zaman, bir camide namaz kıldığımız zaman kaç penceresi olduğunu saymayız. Belki kapıları gözümüze erişebilir. Örneğin Hunat camisinin 3 kapısı var deriz; ama pencerelerini bilemeyiz.

 

Kıymetli kardeşlerim. Neden Allah Teâlâ haremden, Kâbe’den, Mescid-i Haram’dan Miraca çıkarmadı da, Beyt-ül Makdis’te çıkardı? Demek ki İslam ümmeti için Mescid-i Aksa önemlidir. Bunun sebebi:

 

1-İlk kıblemizdir. 2-Tevhid dinine davet eden birçok İsrailoğullarına gelmiş Peygamberin mekânı ve makamıdır orası. Kudüs, Hz. İbrahim, Hz. Hz. İshak, Hz. Süleyman, Hz. İsa, Hz. Zekeriyya, gibi birçok peygamberin makamıdır. Mesela Hz. İbrahim (a.s.) Urfa’lıdır. Urfa’da doğmuş ve büyümüştür. Peygamberlik orada gelmiştir. Ama Nemrut ile mücadelesinden sonra Kudüs’e gitti ve oraya yerleşmiştir.

 

“EVLATLARIMIZA MESCİD-İ AKSA’NIN MÜSLÜMANLARIN MABEDİ VE KUTSALI OLDUĞUNU ANLATACAĞIZ”

 

Peygamberimiz (s.a.s.) diyor ki: “sadece ibadet etmek ve iki rekât namaz kılmak için aylar boyu yolculuk yapsanız şu 3 mescide bu yolculuk değerdi. Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebevi.” Demek ki Peygamberimiz (s.a.s.) de oraya yolculuk yapmayı, orada namaz ve ibadeti teşvik ediyor. Öyleyse biz Mescid-i Aksa’nın da bulunmuş olduğu toprakları sadece ve sadece o topraklarda şu anda işgal ve zulüm altında olan Filistinli kardeşlerimizin memleketi olarak görmüyoruz. Bütün dünya Müslümanlarının gözbebeğidir orası. Peygamberimizden sonraki kısa tarihine bakalım bir. Peygamberimizin vefatından sadece 6-7 yıl sonra Hz. Ömer orayı fethediyor; birinci fatihi Hz. Ömer’dir. Sonra yine işgallere uğradı. İkinci fatihi Selahaddin Eyyûbî’dir. Sonra tekrar zamanla haçlıların işgaline uğradı. Sonra Yavuz Sultan Selim diye bir yiğit çıktı. Üçüncü olarak orayı fethetti. 400 yıl İslam toprağı olarak, ecdadımız Osmanlı’nın bir parçası olarak kaldı. 1917 yılında ise İngilizlerin işgaline uğradı. 1917 yılından 2019 yılına 102 yıldır Mescid-i Aksa işgal altında. Oranın kurtuluşu için dua edeceğiz. Bizler için orada bekleyen Filistinli kardeşlerimize yardım edeceğiz. Mescid-i Aksa’yı ziyarete gideceğiz. Biz oraya vardığımız zaman şöyle bilecekler: “burası Müslümanların kutsal toprağıdır, sürekli gelip gidiyorlar”. Çocuklarımıza, gençlerimize, evlatlarımıza Mescid-i Aksa’nın Müslümanların mabedi ve kutsalı olduğunu anlatacağız. Yoksa unutulan dava kaybedilir. Unuttuğumuz an kaybetmişiz demektir. Bunu bilmek zorundayız. Ama bunun için de gayret göstermeliyiz. İslam ümmetinin her tarafındaki insanlar bu gayreti göstermelidir. Peygamberimiz (s.a.s.) Miraç’tan dönerken bizlere 3 müjde ile geldi.

 

1-İnsanlar şirk koşmadığı sürece Allah günahları affeder. Allah Teâlâ bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır: “Allah kendisine şirk koşulmasını asla affetmez. Ama şirkin dışında dilerse her günahı affeder.” Yeter ki kul tevbe edip pişman olsun, Allah affedicidir.

 

2-Bakara Suresinin son iki Ayet-i Kerimesi. Her gün imamlarımız yatsı namazından sonra okurlar. Biz “amenerrasulü” diye biliriz.

 

3- Beş vakit namaz.  

 

 

“BU GÜN HERKES KENDİSİNİ HESABA ÇEKSİN”

 

Peygamberimiz (s.a.s.)’in Mirac’ını ve İsrâ’sını anarken namazın önemi üzerinde durmamız gerekiyor. Allah hepinizden razı olsun ki camilerimizi dolduruyorsunuz. Ama camilerimizde namaz kılmak sadece ve sadece kandil gecelerine has değildir ki. Camilerimizde cemaatle namaz kılmak sadece teravih namazlarına has değildir ki. Buradan hepinize sesleniyorum. Eğer içimizde namaz tembelleri varsa – namaz tembeli 5 vakit namazını aksatan veya kılmayan, sadece cumaya giden veya Cuma namazına da gitmeyen, ama kendisinin Müslüman olduğunu düşünen kimsedir- bu gün kendisini hesaba çeksin. Kendisini hesaba çekip desin ki: “ben eğer kendime Müslümanım diyorsam Müslümanın özellikleri bende var mıdır? Müslüman gibi yaşıyor muyum?” öyleyse bizler namazlarımızı hakkıyla eda edeceğiz. Namazlarımızı hakkıyla kılacağız.”

 

İsrâ hadisesinin geçmiş olduğu ve adını da bu hadiseden alan İsrâ Suresi bize bir takım hususları anlatıyor. Sizlere kısa kısa onları söylemek istiyorum. İsrâ Suresi’nde bizlere şu mesajlar veriliyor:

 

1-Allah’tan başka kimseye kulluk etmeyin. Kula kul olmayın, Allah’a kul olun. Allah’a kul olan kullara karşı özgür olur, hür olur. Ama Allah’a kul olamayan paranın ve makamın kulu olur, şehevi arzularının ve süfli bir dünyanın kulu olur.

 

2-Anne ve babanıza itaat edin. Bize kötülüğü emretmiyorlar, bize Allah’ın ve Rasulünün rızasına uygun şeyler söylüyorlarsa onları yapacağız.

 

3-Akraba ve ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunacağız. Onlara ikramda bulunacağız. 3 aylara girdik ve Ramazan geliyor. İnsanların sofralarında iftar yapacakları ikramlarımız bulunsun. İhtiyaç sahiplerine yardım edelim. Bunlar bizim görevimizdir. Elhamdülillah Kayserimiz hayırsever bir şehirdir, hayırseverliğiyle de ün salmıştır. Bundan dolayı ben halkımıza teşekkür ediyorum. Kayserimizdeki fakirlerimize bu yardımları yaptıkları gibi sınır ötesinde, İslam dünyasının çeşitli bölgelerinde de yardım ediyorlar. Allah kendilerinden razı olsun.

 

4-İsraf ve savurganlıktan uzak durun. İsraf insanı helake götürür. Başkalarına muhtaç eden ve el açtıran kötü bir alışkanlıktır. Rızık endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin diyor. Her doğan rızkıyla gelir. Her gelen rızkıyla gelir. Kimsenin rızkını kimse vermiyor; Allah veriyor. Rızık, Allah’tandır.

 

5-Zinaya yaklaşmayın, fuhuş yapmayın.

 

6-Haksız yere bir cana kıymayın.

 

7-Yetim malı yemeyin.

 

8-Ölçü ve tartıyı tam yapın.

 

9-Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığınız şeyin peşine düşmeyin; zanla hareket etmeyin.

 

10-Yeryüzünde kibirlenerek ve gururlanarak yürümeyin.

 

İsrâ Suresinden biz bu güzellikleri de almalıyız, bu mesajları da almalıyız. Hayatımız Kur’an’a ve Peygamber (s.a.s.)’in sünnetine uygun bir hayat olmalıdır.” dedi ve konuşmasını İsrâ ve Mirac gecesinin ruhuna uygun dualar yaparak tamamladı.

 

 İl Müftümüz Sayın Güven’in sohbeti sonrası tesbihat ve dualarla program sona erdi. Cami çıkışında hayırseverler tarafından Miraç Kandili dolayısıyla vatandaşlara ikram da bulunuldu.


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
Denizli'nin Minikleri şenlikte Buluştu
Denizli'nin Minikleri şenlikte Buluştu
Antalya şehidini Dualarla Uğurladı.
Antalya şehidini Dualarla Uğurladı.