İl Müftüsü Burhan Çakır’ın Ramazan Bayramı Mesajı
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın Adıyla..
Bizleri Ramazan ayının rahmetine, bereketine kavuşturan; ardından Ramazan Bayramı sevincini, coşkusunu yaşatan yüce Rabbimize hamd ve senalar olsun. İslâm’ın barış, kardeşlik, yardımlaşma, sevgi, şefkat mesajlarını tüm insanlığa ulaştıran Sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s) salât ve selam olsun.
Değerli Kardeşlerim!
Bayramlar mü’minler için kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma şuurunu oluşturan, ümmet olma bilincine kavuşturan, inanç medeniyet değerlerimize süreklilik kazandıran, benlik duygusundan uzaklaştırıp, biz olma hissiyatını ayakta tutan ilâhî armağanlardır.
Bayramlar bizleri Rabbimizin “Mü’minler ancak kardeştir” (Hucurât 49/10) ilâhî fermanında vahdete erdiren, toplumun tüm kesimlerini tevhid sancağı etrafında buluşturan muazzam, müstesna zaman dilimleridir.
Arefesini yaşamış olduğumuz bu gün itibariyle rahmet ve mağfiret esintilerinin ruhumuzu sardığı Ramazan ayını geride bırakmanın hüznünü yaşarken; diğer taraftan muhabbet ve kardeşlik iklimini teneffüs ettiğimiz bayrama ulaşmanın heyecan ve sevincini yaşamaktayız. Bu bayramda bayram heyecanını yaşamayan, sevincine ortak olamayan hiç bir çocuk, yetim, öksüz, yaşlı, mazlum, mağdur, fakir, yoksul kalmamalıdır. Başta anne-babalarımız olmak üzere büyüklerimizin, akraba ve yakınlarımızın gönüllerini almalıyız. Gariplerin, yetimlerin, şehitlerimizin bizlere bıraktığı emanetlerinin gönüllerine dokunalım. Bayram sevincine sadece kendi hanemizi değil; bütün haneleri ortak edelim. Ahirete irtihal eden sevdiklerimizi dualarımızla yâd edelim.
Ramazan ayı vesilesiyle yeniden kuşandığımız kulluk şuurunu, ibadet bilincini, sorumluluk duygusunu, merhamet ahlakını, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve kimsesizlerin kimsesi olma idrakini, bizi biz yapan değerlerimizi aynı azim ve kararlılıkla devam ettirelim. Ramazan ayı aynı zamanda kendisinde kazanılan güzel ahlâkî meziyetleri, ibadette ihlâs, kullukta takva şuurunu diğer ay ve günlere nakletme ayıdır.
Ramazanı, Raramazan rûhu ve şuuruyla geçirenler için bayram zamanıdır. Bayramlar, insanlar arasında dayanışma ve kaynaşmanın doruğa ulaştığı müstesna günlerdir. “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluş” olan Ramazan ayında yaptığımız ibadetlerin verdiği feyizle bayrama ulaşmış bulunuyoruz.
Bayramların cennetin provası hükmünde olan müstesnâ zaman dilimleridir. Madde ve menfaate dayalı akıl; yedirdiğine değil, yediğine bakar. İslam aklı ve ahlâkı ise; yediğine değil, yedirdiğine bakar. Yine maddeci zihniyet; sevindirdiğine değil, sevindiğine bakar. İslam aklı ve felsefesi ise; sevindiğine değil, sevindirdiğine bakar. Sevindirdiği kadar sevinir. Evet, bayram sevindiğin zaman değil, sevindirdiğin zaman bayram olur.
Peygamberimiz de bir hadislerinde (sözlerinde) şöyle haber veriyorlar. “Ey Adem oğlu! Namazınızı kılın, orucunuzu tutun, haccınızı yapın, zekatınızı verin ve bütün bunları Allah rızası ve gönül hoşnutluğu ile yapın da; hesapsız ve azapsız cennete girin.”
Bu dünyadaki bayramlar küçük bayramlardır. Asıl büyük bayramlar ahireti kazanmış olan, sorgu sual olmaksızın cennet-i âlâyı kazanarak Cemâlullâh’ı seyre dalan mümin kulların bayramları olacaktır. Dünyadaki yaşadığımız Ramazan-ı şerif bayramı 3 gün, 4 gün gibi kısa bir zaman, büyük ve asıl bayram olan âhiret bayramının bitmek-tükenmek bilmeyeceğini haber veriyor Kerîm Kitâbımız Kur’ân-ı Kerîm.
Aziz Kardeşlerim!
Esasen harâm her davranıştan kaçışımız bir bayramdır. Allah’ın emrine tabi olduğumuz her an bayramımızdır. Öyleyse Allah’ın emrine uyma halimiz devam etmeli ki, ömrümüz bayram gibi geçsin, bayramımız devamlı olsun. En büyük bayram, Ramazan bitip de İslami hayatı bitirmeyenlerin bayramıdır. “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine kulluk et” (Hicr; 15 /55) anlamındaki ayetten bunu anlıyoruz. Müslümanlık sadece Ramazan ayında giyilen mevsimlik bir elbise değildir. Ramazana elveda ediyoruz fakat bir Ramazanla gelen vahiy (Kur’an) yüreğimizde, O’na asla veda edemeyiz. Ömrü Ramazan olanın ahreti bayram olur. Ramazana elveda demiş olmamız, aynı zamanda; kulluğa, itaate, istikamete, cömertliğe, namaza, niyaza elveda demek olmasın. Bayrama merhaba demiş olmamız da; yalancılığa, haksızlığa, insafsızlığa, içkiye, kumara, bütün çirkinliğe ve kötülüklere tekrar merhaba demek olmasın.
Bizler, Ramazan ayı boyunca vaazlarımızda ve çeşitli vesilelerle, Diyanet İşleri Başkanlığımızın ayın teması olan “Ramazan ve Doğruluk” ilkesini düşünen akıllara ve hisseden gönüllere işlemeye çalıştık.Bilmeliyiz ki, doğruluk olmadan Müslümanlık olmaz. Yalancılıkla Müslümanlık aslâ bir arada bulunamaz ve barınamaz.
Yine Ramazan ayı süresince müftülük olarak çeşitli organizasyonlarla hazırladığımız iftar programlarıyla, 4-6 yaş Kur’an kurslarımızda, KYK’larda, hafız öğrencilerimizle, üniversite öğrencileriyle, halkımızdan ihtiyaç sahipleri, engelli kardeşlerimiz, sivil toplum kuruluşları, sevgi evleri gibi çeşitli kesimlerle iftar sofraları kurup Ramazanın manevi atmosferini gönüllere taşımaya çalıştık. Vakfımızın yardım faaliyetleriyle ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya gayret gösterdik. İl merkezimizde ve ilçelerimizde seçkin hocalarımız eşliğinde Enderun usûlü teravih namazlarıyla, hafız kız ve erkek öğrencilerimiz tarafından camilerde okunan mukabelelerle, yine dört camimizde kıldığımız hatimle teravih namazlarıyla ve benzer bir çok etkinliği halkımızla buluşturarak bir farkındalık iklimi oluşturma gayreti içerisinde olduk.
Rabbim bizi bayramlarda sevindirdiği gibi, yarın ahirette büyük günde, hesabını alnı açık, yüzü ak olarak verip; “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl, ve cennetim gir.” (Fecr; 89/27-30) buyurduğu kulları arasına dahil eylesin.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm Erzincan’lı hemşehrilerimizin, aziz milletimizin ve tüm İslam âleminin Ramazan Bayramını tebrik eder, bu bayramın Müslümanların ve tüm insanlığın selâmetine, güvenliğine, esenliğine vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ederim.
Burhan ÇAKIR
Erzincan İl Müftüsü
